19 Ağustos 2018 Pazar

İktisadi durgunluk/resesyon nedir?

Güzel Türkçemizde iktisadi durgunluk/daralma/gerileme olarak kullanılan resesyon kavramı, ekonomik faaliyetlerin bir süre belirgin şekilde azalmasını ifade eder. Ekonomi haberlerinde zaman zaman GSYH'nin en az iki çeyrek art arda düşmesinin resesyon olarak kabul edildiğini okuruz. Bu çoğu durumda makul bir kriter ama her zaman bu kadar kesin sınırlar çizilemiyor. Örneğin birbirini izleyen üç çeyreğin ilkinde ve üçüncüsünde ciddi küçülme yaşayan bir ekonomi, ikinci çeyrekte az da olsa büyüse orada durgunluk yok mu diyeceğiz? O yüzden resesyon tespit etmek muhakeme de gerektiriyor. ABD'de bu konuda, ulusal iktisadi araştırma kurumu olan NBER otorite kabul ediyor. Kurum içinde ekonomik döngüleri takip eden bir kurul var. Bu kurul, GSYH büyümesinin yanı sıra, istihdam, reel gelir gibi birçok göstergeye de bakıp iktisadi döngünün hangi evresinde (durgunluk mu, genişleme mi) olunduğuna hüküm veriyor.

Bizde ise iktisadi döngü konusunda otorite olan bir kurum yok. Ancak iktisatçılar kendi yargılarını kullanarak durgunluk dönemlerini tespit ediyorlar. Zaman zaman da bu tabir gelişigüzel kullanılıyor. Ben de TUİK'in yayınladığı mevsimsellikten arındırılmış çeyreklik GSYH serisine baktım ve hangi dönemlere resesyon denilebileceğini kendimce tespit etmeye çalıştım. 
Çok basit bir şekilde ekonominin birkaç çeyrek boyunca belirgin daralma yaşadığı dönemleri yukarıdaki grafikte işaretledim. Burada dört zaman dilimi var. İlki 1998'de Asya ve Rusya krizi zamanlarına, ikincisi 2000-01 finansal krizlerine denk geliyor. 2007'de de nispeten küçük bir daralma yaşanmış. Sonrasında 2008 küresel krizi geliyor. Grafiği özellikle logaritmik çizdim ki, tepe noktasından dipe ne oranda küçülme yaşanmış karşılaştırabilelim. Böyle bakınca 2001 ve 2008 dönemlerinin birbirine benzer olduğunu ve ekonominin 4-5 çeyrek boyunca toplamda yüzde 12-13 küçüldüğünü görüyoruz. Bu dönemlerin sonrasında da çabuk bir toparlanma var.
Bu basit yaklaşımla en önemli dip noktaları tespit edebiliyoruz. Ancak bunların dışında da büyümenin çok tatminkar olmadığı dönemler ve kısa süreli daralmalar var. Biraz inceleyerek bunların hangilerinin durgunluk kabul edilebileceğine dair fikir yürütebiliriz. Bunun için GSYH serisini en basit lineer trendinden arındırıp üstteki grafiği çizdim. Grafik trendin ne kadar üstünde ya da altında olunduğunu gösteriyor. Bizim için önemli olansa, çizginin arttığı bölgeler ortalamadan hızlı, azaldığı bölgeler ise yavaş büyümeyi (sert düşüş varsa küçülmeyi) işaret ediyor. Buradan büyüme ne zaman, ne süreyle ve ne kadar hızlanmış ya da yavaşlamış daha iyi anlayabiliyoruz. Bunu veri olarak alıp ekonomik durgunluk hakkında hüküm vermek bize kalmış. 

İkinci grafikte seçtiğim dönemler büyük ölçüde öncekilerle örtüşüyor. Bir fark, 1999'da büyümenin yavaş olduğu dönemi de burada 1998 resesyonuna ekledim. İkinci fark ise, 2015'in ikinci yarısında başlayan ve 2016 üçüncü çeyrekteki belirgin küçülmeyle biten dönemi de işaretledim. Yakın zamanda olduğundan objektif davranamamış olabilirim. Ancak en azından, öncekilerin dışında yakın zamanda resesyon olarak kabul edilmeye en yakın dönem 2015-16 gibi görünüyor.


11 Ağustos 2018 Cumartesi

Döviz kuru şokuna iki örnek

Ekonomimiz çalkantılı bir dönemden geçiyor. Sene başında 3.80 civarında olan dolar kuru çılgın bir şekilde artarak Cuma itibariyle 6'nın üzerine çıktı. Buradan geri gelse bile, yaşanan finansal oynaklığın reel ekonomi açısından ciddi sonuçları olacak. Buraya nasıl geldik konusunu şimdilik atlayalım, bundan sonra ne olabilire bakalım. Bu amaçla bizimle aynı ligde kabul edilen ve yakın geçmişte kur şoku ve yüksek enflasyon yaşamış iki ülkeyi aldım: Brezilya ve Rusya. (Grafiklerde sağ eksen dolar kurunu, sol eksen enflasyon, para politikası faizi ve GSYH büyümesini gösteriyor.)

Brezilya

Brezilya, petrol üreticisi olarak 2014'te petrol fiyatlarının hızla düşmesinden etkilendi. Artan bütçe açığı ve yavaşlayan büyüme sosyal sorunları büyüttü. Yolsuzluk skandalları, büyük sokak hareketleri, siyasi çalkantılar yaşadı. Elbette ABD para politikası, 2015'teki Çin kaynaklı riskler gibi küresel gelişmelerden de çok etkilendi. 2014'ten 15'e para birimi real dolar karşısında sert şekilde zayıfladı. 2013'ten itibaren enflasyon daha yüzde 6'lardayken, enflasyon hedefi yüzde 4.5 olan merkez bankası faizi 11'e çekmişti. Daha sonra döviz kuruna şok geldi, enflasyon yüzde 11'lere çıktı, faiz 14'lere yükseltildi. Sonrasında sıkı para politikasının etkisi ve dünyada iyileşen finansal koşulların desteğiyle bu seneye kadar real istikrarlı gitti. Enflasyon hedefin dahi altına inerken, faizler de ona paralel düşürüldü; büyüme toparlandı. Bu sene Brezilya herkes gibi ABD faiz artırımlarından etkileniyor. Aman aman bir büyüme performansı yok fakat çalkantılı dönemi atlatmış görünüyor.

Rusya 

Rusya da petrol ve doğalgaz ihracatçısı olarak, petrol fiyatlarındaki düşüşten çok etkilendi. Ayrıca 2014'te Kırım'ı ilhak ettikten sonra AB ve ABD'den ciddi yaptırımlar gördü. Hala da türlü diplomatik sorunlar yüzünden yaptırım görüyor. 2014 ortasından 2015 başına kadar ruble karşısında doların değeri ikiye katlandı. Doğal kaynakları sağ olsun, Rusya'nın güçlü döviz rezervleri vardı ama döviz satışları rublenin değer kaybını durdurmadı. Merkez bankası 2014 başında yüzde 5.5 olan faizini yılın sonunda 17'ye kadar çıkardı. Sonrası genel olarak Brezilya'ya benzer. Bir fark, Rus merkez bankasının faizi artırırken de indirirken de daha agresif olması. Bugün, Rusya ciddi yapısal sorunları olan (bunlara para politikasının yapacağı bir şey yok) büyüme potansiyeli düşük bir ülke, ama o da çalkantılı dönemini atlattı.

Buradan ne çıkartabiliriz? Yapısal sorunların üstüne, siyasi riskler ve küresel finansal hareketler geldiğinde, döviz kurlarında hızlı ve büyük dalgalanmalar olabiliyor. Merkez bankaları bu duruma faiz artırarak cevap veriyor. Bu süreçte büyümede geçici bir yavaşlama olması ve bunun sosyal sorunları büyütmesi kaçınılmaz. Ancak istikrar odaklı bir yaklaşımla, bir süre sonra işler normale dönüyor. O yüzden temel prensiplerden şaşmamak, moralleri de bozmamak lazım.