30 Ekim 2012 Salı

Türkiye'de Tarım ve Büyüme

son yazımda, türkiye ve üç ülke arasında bir gelir karşılaştırması yapmıştım. orada türkiye'nin, güney kore'nin aksine, (ölçü aldığımız ülke) abd ile arasındaki gelir farkını kapatamadığını görmüştük. bugün bununla ilgili bir makaleden bahsedeceğim. "agricultural productivity and growth in turkey" isimli bu çalışma, ayşe ve selahattin imrohoroğlu ve murat üngör tarafından yapılmış. (link burada) makale, türkiye'nin milli gelirinin 1960'lardan itiraben büyümesini, bazı avrupa ülkeleri ile karşılaştırılıyor. temel tezi ise, türkiye'de tarım sektöründeki üretkenlik artışının düşük olmasının, ve dolayısıyla tarım sektöründeki istihdamın yüksek kalmasının, türkiye ekonomisinin büyüme hızını düşük tuttuğu yönünde. tarımdaki düşük üretkenlik ise bu sektörün aleyhine işleyen sanayi ve kalkınma politikalarına bağlanıyor.

makalede türkiye'yle, ispanya, portekiz ve yunanistan karşılaştırılıyor. bunların ortak özelliği, zamanında avrupa'nın fakir ülkeleri arasında yer almalarına rağmen, zaman içinde zengin avrupa ülkeleriyle aralarındaki gelir farkını büyük ölçüde kapatmaları. (gerçi son zamanlarda durumları pek iç açıcı değil ama, o başka mevzu.) elbette bu gelişimde, bu ülkelerin avrupa birliği (önceleri avrupa ekonomik topluluğu) içinde yer almalarının da payı olabilir. lakin yüksek hızlı büyüme bunlar daha aet'ye üye olmadan, 60'lı ve 70'li yıllarda başlıyor. (yunanistan aet'ye 81'de, portekiz ve ispanya ise 86'da üye olmuş.) demek ki, bu ekonomileri türkiye'den ayıran asıl faktör başka. makaleye göre aradaki fark, buralarda tarımdaki üretkenliğin daha hızlı artması. öte yandan, tarım dışı sektörlerdeki üretkenlik artışlarında öyle ciddi farklar yok. (burada sektörel üretkenliğin ölçüsü, çalışan başına düşen sektörel üretim. genel üretkenlik ölçüsüyse, çalışan başına milli gelir, gsyih. bir de, makalenin eski bir versiyonunda, ülkelerin sektörlere ve dönemlere göre üretkenlik artışlarının karşılaştırıldığı bir tablo olacaktı. lakin nedense son versiyonda yok.)

üretkenlik artışları, milli geliri nasıl ve ne ölçüde etkiler; neyin etkisi ciddi, neyin değil görmek için, bir büyüme modeli kurup bakmak lazım. zaten makalede de bu yapılıyor. karşılaştırma yapmak için, ispanya ekonomisi temel ölçü alınıyor. iki sektörlü bir büyüme modeli, önce bu ekonomiye göre kalibre ediliyor. yani, sektörel üretkenlikler dahil, ekzojen parametreler, modelin dengesi ile gerçek dünyanın verileri eşleşecek şekilde seçiliyor. sonra, türkiye ekonomisine dair verilerden, türkiye'nin modeldeki sektörel üretkenlikleri ayrıca bulunuyor. sektörel üretkenlikler dışındaki parametreler, ispanya ve türkiye için aynı kabul ediliyor. yani, iki ülkenin verileri arasındaki farklılığın, tamamen tarım ve tarım dışı sektörlerdeki üretkenlik farklarından kaynaklandığı varsayılıyor. peki bu makul bir varsayım mı? modeldeki ispanya'ya ait üretkenlik parametrelerini türkiye'ninkilerle değiştirdiğimizde, modelde ortaya çıkan dengenin türkiye'nin gerçek verileriyle uyumlu olup olmadığına bakarak bunu görebiliriz. makalede rapor edilen grafikler (ki bunlar, figür 2 ve 3, tarım ve tarım dışı sektörlerdeki istihdamın ve çalışan başına düşen milli gelirin zaman içindeki seyrini gösteriyor), modelin türkiye'ye dair tahminlerinin  gerçek verilerle gayet tutarlı olduğunu gösteriyor.

daha sonra yapılan iş, türkiye'nin üretkenlik parametrelerini değiştirip ne olacağına bakmak. önce, "türkiye'deki tarımsal üretkenlik ispanya'daki gibi artsaydı ne olurdu?" sorusuna yanıt aranıyor. model bu durumda, istihdamın tarımdan sanayiye çok daha hızlı kayacağını ve çalışan başına milli gelirin çok daha hızlı artacacağını söylüyor. bu durumda, rapor edilen grafiğe göre (figür 5), bugün ispanya'nın gelirinin %90'ına erişmiş olacakmışız.

peki tarım dışı sektörde durum ne? ya tarım dışı üretkenlik de ispanya'yla aynı hızda artsaydı? sonuçlar o durumda, 6o'lar ve 70'lerde kayda değer bir değişme olmayacağını söylüyor. hatta 1988'den sonra,  bu türkiye'nin milli gelirini olumsuz etkiliyor. çünkü bu dönemde, türkiye'de tarım dışı sektörde ölçülen üretkenlik artışı, ispanya'nın az da olsa üzerinde. (eski versiyondaki tabloda bu açıkça görülüyordu.) buradan asıl sorunun tarımda olduğu sonucu çıkartılıyor.

son olarak, tarımda üretkenliğin hızlı artmamasının sebebi ne? daha önce yapılmış çalışmalara da atıfta bulunulan son bölümde, türkiye'nin sanayi ve kalkınma politikalarının 1990'lara kadar tarımın aleyhine işlediği savunuluyor. burada devletin fiyat belirlemesi, girdi maliyetleri, devlet destekleri, taşıma ve pazarlama maliyetleri gibi faktörler etkili olabilir. bu etkileri göstermek için, model biraz değiştirilmiş. modelin bu uzantısında, tarım dışı sektörde üretilen (makina, gübre, yakıt, enerji gibi) ürünlerin de ara mal olarak tarımsal üretime katıldığı kabul edilmiş. bu girdilerin maliyetinin ispanya'ya göre %36 yüksek olmasının (bu oran başka araştırmalardan gelmiş), tarımdaki üretkenliği %14 oranında azalttığı sonucuna varılmış. bu son kısım biraz daha zayıf görünüyor, ama gelecekteki çalışmalar için yol gösterici.

bu çalışma vesilesiyle, bir iktisadi model üzerinde nasıl niceliksel (quantitative) çalışma yapılır, ona da değinmiş olduk. ilgilenenler için, linklerini yeniden vereyim: link 1, link 2 (tepav versiyonu, aynı sanki), link 3 (eski versiyonu).

13 Ekim 2012 Cumartesi

Bir Gelir Karşılaştırması

bugün fatih özatay, radikal’deki yazısında, türkiye, güney kore ve g7 ülkeleri arasında bir gelir ve büyüme karşılaştırması yapmış. ben de penn world table verilerini kullanarak, bir de kendim bakmak istedim. aşağıdaki grafiği elde ettim. sizinle de paylaşayım.

rgdp

bu grafik, türkiye, güney kore, arjantin ve abd’nin kişi başına düşen gayrisafi yurtiçi hasılalarının 1950-2009 arasındaki seyrini gösteriyor. gsyih verilerinin doğal logarıtmasını alıp grafiği çiziyoruz ki, üstel (exponential) olarak artan serileri doğrusal hale getirelim. böylece doğrusal bir trend boyunca dalganarak büyüyen seriler elde edip çiziyoruz. (grafiği kalabalık etmemek için çizilen serilere trend eklemedim. trendi serinin ortasından geçen düz çizgiler olarak hayal edebiliriz.)  ayrıca grafikteki bir eğrinin bir noktadaki eğimi, yaklaşık olarak o ekonominin o senedeki büyüme oranını veriyor. dolayısıyla eğrinin dikleşmesi büyüme hızının arttığını, tersi hızın azaldığını gösteriyor. ilaveten iki eğri arasındaki uzaklığın azalıp artması, iki ülkenin gelirlerinin birbirine oranın da azalıp arttığını gösteriyor. (tabii aradaki fark bu orana eşit değil, oranın doğal logarıtmasına eşit.)

ne görüyoruz bu grafikte? amerika’yı temel ölçü alırsak; güney kore’nin 1960’lardan itibaren yüksek hızla büyüyerek, gelir seviyesi bakımından amerika’ya yaklaştığını; türkiye’nin amerika’ya yakın hızla büyüdüğünü, böylelikle türkiye’nin kişi başına gelirinin amerika’nınkine oranla fazla değişmediğini; 1950’lerde nispeten zengin bir ülke olan arjantin’in 1970’lerden 2000’lerin başına kadar süren bir duraklamaya girdiğini; 1980’de türkiye’yi, 1985’te arjantin’i yakalayan güney kore’nin, yüksek hızlı büyümesini sürdürerek bu iki ülkeyle arasını açtığını görüyoruz.

burada en anlaşılır olan, kore’nin yüksek hızla büyümesi olsa gerek. zira bunu standart neoklasik büyüme modeli üzerinden açıklayabiliriz. gelişmekte olan bir ülkede sermaye yatırımlarının yüksek getiri sağlaması, dolayısıyla yatırımların çok olması, sermaye birikimi sürecinde yüksek büyüme sağlar. zamanla “steady state” denen duruma yaklaştıkça, büyüme oranı belli bir seviyeye doğru düşer. kore’nin büyüme hızı daha ne kadar, amerika’nın üzerinde seyrecektir; kore’nin kişi başına geliri amerika’yı geçecek midir? bilinmez. lakin eninde sonunda yukarıdaki pembe serinin, (yeşilin altında ya da üstünde) yeşile aşağı yukarı paralel hale gelmesini bekleyebiliriz.

türkiye ve arjantin’deyse görünüyor ki bambaşka bir durum var. acep sorun ne ola?