bir okurumuz, bir onceki yaziya ekonomi turk'te yaptigi yorumda, ariel rubinstein ve michele piccione'nin "equilibrium in the jungle" adli makalesine atifta bulunmus, ve bakin hukuk olmasa da verimlilikten bir sey kaybedilmiyor demis. ilginc bir makale oldugu icin burada ondan bahsetmek istedim. zamaninda rubinstein turkiye'ye geldiginde bunu bogazici ve sabanci'da da sunmustu. yalniz is-guc bekledigi icin, makalenin linkini vermekle ve okura verdigim yaniti bir-iki duzeltme ve ekleme-cikarma ile buraya aktarmakla yetinecegim:
bir defa o (olayin gectigi teorik duzlem), klasik genel denge modelindeki rekabetci piyasa degil jungle. isterseniz iki farkli modeldeki piyasa mekanizmasini birbirinden ayirt edelim de kavramlar birbirine karismasin. rubinstein ve meslektasi, orada debreu'nun genel denge modeliyle bir analoji kurup guc iliskilerine dayanan iktisadi iliskilerin analizinde kullanilabilecek bir genel denge modeli yaratmislar. faydali ve ilginc bir calisma elbette. bazi ekonomik iliskilerin analizinde faydali olabilir.
(ne oluyor ormanda? guclu gucsuzun elinden ekmegini aliyor. o doyduktan sonra gucsuz kalani yiyor. kisaca hikaye bu. makalede, her genel denge modelinde oldugu gibi, bu ekonomideki dengenin varligi ve ozellikleriyle ilgili ispatlar yapiliyor.)
jungle'i soz konusu habere (alttaki yazi) uyarlayalim: insanlar gucsuz ureticiler gucluyse, insanlarin temiz cevreye sahip olma hakki jungle'da ureticiler tarafindan gasp edilir. modelimize gore, herkesin tuketim setleri sinirli (bounded) oldugu icin, yiyebilecekleri miktar sinirlidir. o yuzden ureticiler bir noktada doyuma ulasirlar, ve geride ne kadar temiz alan kalmissa o alanlarda insanlar yasarlar. denge noktasi pareto verimli mi evet. gucluler doymus artik, onlarin refahini arttiracak daha iyi bir dagilim yok. gucsuzler de tum gucleriyle kirintilari bile supurdukleri icin, toplumdaki hicbir kaynak israf olmamis. demek ki jungle'da da denge pareto optimal. ama yazarlarin sonuc bolumunde yaptiklari uyarilara da dikkat etmek lazim. verimliligin cuvalladigi durumlar biraz fazla gibi geldi bana. (hem tuketim setlerinin sinirli olmasi ne is?) ama rubinstein'a saygimiz sonsuz tabii.
gercek dunya icin rekabetci piyasa mi, yoksa jungle mi daha gecerli bir kavram, tartismayacagim. zira sonucu Rubinstein'in modelinin bilim dunyasinda ne kadar kabul gorecegi gosterecektir zaten. enerjimizi bosuna harcamayalim. ancak, siz jungle'i rekabetci piyasaya tercih eder misiniz o sizin bileceginiz is. insanlarin ellerindeki varliklarin zorla bir baskasi tarafindan alinamayacagi bir sistem, bana sahsen daha sirin gorunuyor.
Vakti zamanında Ekşi Sözlük'te yazdığım iktisatla ilgili yazıları toplayarak başlattığım bu blogun yayınına, 2007'den bu yana yeni yazılarla devam ediyorum.
3 Ağustos 2007 Cuma
Rekabetçi Piyasanın Kurumsal Temeli: Hukuk
competitive equilibrium allocation is pareto optimal. meali, rekabetci piyasanin denge dagilimi pareto verimlidir. bu iktisat soz konusu oldugunda belki de en cok duydugum cumledir. bu cumle, kokeni adam smith'e kadar giden, matematiksel iktisatta birinci refah teoremi ile formalize edilip genellenmis bir sonucun en oz ifadesir. bu demektir ki rekabetci bir ekonomide piyasa iliskileri kimsenin refahini azaltmaz, ve de toplumun refahini arttirabilecek en kucuk bir kaynak bile israf olmaz.
oysa bugun radikalde soyle bir haber cikti: turkiye'deki atik imha tesislerinin kapasitesi atik uretiminin epey bir altindaymis. her yil turkiye'de uretilen 200 bin ton zehirli atiga ne oldugu da mechulmus. haberin devamindan su bilgileri de ediniyoruz: sirketlerin atiklari usulune uygun imha etmeleri kanuni zorunluluk. atik imha sektorunde devlet tekeli yok. atiklari imha icin baska ulkelere gondermenin onunde bir engel de yok. o zaman piyasa neden islemiyor da bu atiklar kontrolsuz bir bicimde topraga gomuluyor?
goruluyor ki kanunlari takmayanlar cok. oysa bizim rekabetci piyasa dedigimiz seyin var olabilmesi icin gereken kurumsal sartlardan en onemlisi, mulkiyet haklarinin kesin olarak tanimlanmasi ve korunmasi. yani temiz havanin, suyun ve topragin mulkiyetinin benim adima kanunlar tarafindan korunmasi gerekir ki, adamin teki haberim olmadan evimin dibine beni kanser yapacak bir sey gommesin. eger bu olsaydi, pek cok sirket zehirli atik imhasini karli bir is olarak gorup bu sektore yatirim yapardi.
yani kanun lazim, hukuk lazim. bunlar yoksa ne soylesek bos...
not: 1. piyasanin islemedigini nereden anliyoruz? ortada bizim icin oldukca yuksek degeri olan bir mal var: temiz cevre. siz, evinizin dibine zehirli atik depolama hakki olan bir sirketten, bu atiklari satin almak istemez miydiniz? tabii fiyat tasi taragi toplayip gitmenin maliyetinin altindaysa. ya da sizin temiz cevreye hakkiniz olsa ve sirket kanser riskine yol actiginda size ve cevre halkina $80 milyar tazminat vermesi gerekse, atiklardan kurtulmak icin para vermez miydi. para verecek insan olduktan sonra, atik imha sektoru neden gelismesin? demek ki burada cevrenin mulkiyeti korunamadigi icin, onu koruyacak piyasa da islemiyor.
2. bu yaziyla ilgilenenler, bunun ekonomi turk versiyonuna gelen yorumlardan da faydalanmak isteyebilirler. iste linki: tiklayin
oysa bugun radikalde soyle bir haber cikti: turkiye'deki atik imha tesislerinin kapasitesi atik uretiminin epey bir altindaymis. her yil turkiye'de uretilen 200 bin ton zehirli atiga ne oldugu da mechulmus. haberin devamindan su bilgileri de ediniyoruz: sirketlerin atiklari usulune uygun imha etmeleri kanuni zorunluluk. atik imha sektorunde devlet tekeli yok. atiklari imha icin baska ulkelere gondermenin onunde bir engel de yok. o zaman piyasa neden islemiyor da bu atiklar kontrolsuz bir bicimde topraga gomuluyor?
goruluyor ki kanunlari takmayanlar cok. oysa bizim rekabetci piyasa dedigimiz seyin var olabilmesi icin gereken kurumsal sartlardan en onemlisi, mulkiyet haklarinin kesin olarak tanimlanmasi ve korunmasi. yani temiz havanin, suyun ve topragin mulkiyetinin benim adima kanunlar tarafindan korunmasi gerekir ki, adamin teki haberim olmadan evimin dibine beni kanser yapacak bir sey gommesin. eger bu olsaydi, pek cok sirket zehirli atik imhasini karli bir is olarak gorup bu sektore yatirim yapardi.
yani kanun lazim, hukuk lazim. bunlar yoksa ne soylesek bos...
not: 1. piyasanin islemedigini nereden anliyoruz? ortada bizim icin oldukca yuksek degeri olan bir mal var: temiz cevre. siz, evinizin dibine zehirli atik depolama hakki olan bir sirketten, bu atiklari satin almak istemez miydiniz? tabii fiyat tasi taragi toplayip gitmenin maliyetinin altindaysa. ya da sizin temiz cevreye hakkiniz olsa ve sirket kanser riskine yol actiginda size ve cevre halkina $80 milyar tazminat vermesi gerekse, atiklardan kurtulmak icin para vermez miydi. para verecek insan olduktan sonra, atik imha sektoru neden gelismesin? demek ki burada cevrenin mulkiyeti korunamadigi icin, onu koruyacak piyasa da islemiyor.
2. bu yaziyla ilgilenenler, bunun ekonomi turk versiyonuna gelen yorumlardan da faydalanmak isteyebilirler. iste linki: tiklayin
Etiketler:
hayatın içindeki iktisat,
piyasa başarısızlığı
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)