11 Eylül 2015 Cuma

Petrol bulmuşuz gibi

geçen senenin sonlarından beri türkiye ekonomisine bakınca şunları görüyoruz: dünya genelinde ekonomiler yavaş büyüyor; bunun etkisiyle bizim net ihracatımız büyümeye negatif katkı yapıyor. iç ve dış belirsizlikler yüksek; riskler artıyor. döviz kurları yükseliyor; firmaların borçluluğu artıyor. merkez bankası finansal istikrarı desteklemek ve enflasyonu düşürmek için sıkı politikalar uyguluyor. kredi faizleri artıyor; banka kredileri daha zayıf büyüyor. anketler ekonomideki güvenin ve beklentilerin bozulduğunu gösteriyor. istihdam büyümesi yavaşlayıp, işsizlik yükseliyor. ve saire, ve saire...

ilginçtir, bu kadar kötü şey olurken, ekonomi güzel güzel de büyüyor. senelik gsyh büyümesi ikinci çeyrekte %3.8 oldu. daha önemlisi, bir önceki çeyreğe göre büyüme %1.3 (tabii mevsim ve takvim etkileri arındırılınca). dörtle çarparsak amerikalılar gibi %5.2 olur ve bu sadece bu çeyreğe özel değil. son üç çeyrekte ekonomi, her çeyrek %1 ve üzerinde (yani yıllıklandırınca %4'ten hızlı) büyümüş. allah bereket versin de, nasıl oluyor? üretim tarafında verimlilik nasıl artıyor? harcamalar tarafinda, insanlar belirsizlik, istikrarsızlık demeden niye tüketiyor; senelerdir yapmadığı yatırımı niye şimdi yapıyor?

tahminim, işin sırrı emtia fiyatlarında, bilhassa da petrolde (petrol az buz değil, 100 dolarlardan 50 doların altına düştü). enerji, hammadde ve ara mal ihtiyaçlarının önemli kısmını ithalatla karşılayan bir ülkede, emtia fiyatlarındaki düşüşün olumlu bir arz yönlü şok yaratması beklenir. bunun iç talebe etkisi, gelir etkisiyle harcamaların artması yoluyla olur. yani ithalat fiyatları düşünce, bu mallara ülkece harcadığımız para da azalır. bu da başka şeylere daha çok harcama yapmak için kaynak yaratır. bunun bir kısmını bugün tüketebilir, bir kısmını da yatırım yapıp yarına aktarabiliriz.

türkiye'de de görünüşe göre bu olmuş. insanlar, otomobil başta dayanıklı tüketim malları, firmalar makina-teçhizat almışlar en çok. tüketimde giyim, gıda gibi ihtiyaçlardan çok, talebin gelir esnekliğinin yüksek olması beklenecek nispeten lüks malların artması da gelir etkisiyle uyumlu. bu söylediğim şey aslında cari açıktaki daralmanın az olmasını; enerji ithalatında ciddi düşüş varken, enerji dışı ithalatın artmasını da az-çok açıklıyor.

bu arada iç talep üzerinde durduk ama petrolün bir de dış talebe etkisi olabilir. mesela petrol ihracatçısı rusya önemli bir dış pazarımız; hem mal ticareti, hem turizm açısından. rusya ve benzeri ülkelere ihracatımız petroldeki düşüşten olumsuz etkilendi. ancak geçenlerde yayımlanan bir merkez bankası çalışması (linki burada), ihracatın geneline bakılınca oradaki kaybın başka yerlerden telafi edileceğini tahmin etmiş. bunu kabul edersek, petrol fiyatının düşmesinin ihracat kanalında fazla etkisi olmayabilir. 

son olarak, insanın aklına geliyor, emtia fiyatlarının büyümeye etkisi verilerle örtüşüyor mu? türkiye için bir etki varsa bu ne kadardır? merkez bankası yayınlarına baktım, lakin buna doğrudan, net bir cevap bulamadım. yukarıda bahsettiğim makalede ipuçları var ama uzatmayalım şimdi.

özetle, tüm olumsuzlukların yanında, bu sene bizim için iyi bir şey de oldu ve emtia fiyatları düştü. peki gelecek için ne söyleyebiliriz? petrolde önümüzdeki birkaç sene fiyatların yükselmesinin beklenmediği söyleniyor; arz bol, talep düşük. bu durumda buradan gelen olumlu etki tersine dönmez; ancak fiyatlardaki düşüş durursa, bir süre sonra etki söner. öte yandan bundan sonrası için talep tarafı daha sıkıntılı görünüyor; zira başta anlattığım durum giderek daha tatsız bir hal alıyor. sonumuz hayrolsun.