6 Haziran 2009 Cumartesi

Gençler Neden Mühendislik Seçiyor?

ben ezelden beridir iktisatciyim. muhendislik gecmisim yok. ama ekonomiturk'te ekonomix'in issiz kalan elektronik muhendisi uzerine yazdiklari, benim kafami da zamaninda kurcalamisti. ekonomix, turkiye'de genclerin muhendisliklere cok ragbet etmelerini irrasyonel sebeplere, suru psikolojisine falan baglamis. ben bunun rasyonel gerekceleri oldugunu dusunuyorum. kisa kisa yazayim:

tanidigim, meslegini yapan muhendislerin bir cogu turkiye disinda calisiyor. tabii bir yerlede master falan yaptiktan sonra. genclerin universite ve bolum tercihi yaparken, yurtdisinda calisma ihtimalini de goz onunde bulundurduklarini dikkate almak lazim. (mesela tip okuyanlar, mevcut yasal duzenlemelerin de etkisiyle, turkiye'de calismak zorunda gibi.)

meslegini yapmayan muhendisler ise baska bir alanda calisabiliyor. 2001 krizinden once boyle epey bankaci vardi. (simdi neci var bilmiyorum.) turkiye dereceleri ve zor bir bolumu bitirmis olmalari, spence'in meshur modelindeki gibi, isgucu piyasasinda sinyal gorevi goruyor zannedersem.

muhendislik okumak, gelecekteki kariyer planlarinda daha cok esneklik imkani veriyor. bir isletme mezununun sonradan muhendis olmasi imkansiz, ama muhendislik mezunu bir mba yapip isletmecinin yapacagi her isi yapabilir. sadece mba degil, muhendislik mezunlari master ve doktora yapip cok farkli alanlarda calisiyorlar. boyle cok sayida iktisatci da var.

bu sebeplerden, 18 yasinda kaderini baglamak istemeyen gencler icin, muhendislik fena bir tercih degil. yalniz, tanidigim muhendislerden bildigim kadariyla, iyi bilmeden bir muhendislige girenler icin, elektronik kotu bir tercih. bir muhendis bu konuda daha iyi tavsiye verecektir tabii.

bu arada, esneklik demisken, yok'un sabanci universitesindeki, ogrencilerin universiteye girdikten sonra alanlara ayrildiklari sistemi ortadan kaldirmaya calistigini okudum. demek ki bazi sorunlar, yuksek ogrenim sistemindeki fazla regulasyondan da kaynaklaniyor olabilir.

4 Haziran 2009 Perşembe

Kriz ve Maliye Politikaları

son kriz gelene kadar, iktisat dunyasinda, maliye politikalarinin ekonominin uzun vadeli hedefleri dogrultusunda belirlenmesi ve kisa vadede ekonomiyi canlandirma amaciyla kullanilmamasi konusunda genel bir uzlasi oldugunu dusunuyordum. ama sonra kriz cikti, ne olduysa, ulkeler birer birer istikrar paketleri acikladilar. buna karsi siddetli bir tepki gormedikleri gibi, epey destek de buldular. bizde de disaridaki gelismeleri gorup bir paket de neden bizim hukumetimiz aciklamiyor diye basbakana yuklenenler oldu; halen de yukleniyorlar. basbakanimiz da, "ne paketi, paket maket yok" demeyip "kriz yok" demeyi sectigine gore, demek ki o da kesenin agzini gonlunce acamadigindan direniyor.

soz konusu canlandirici maliye politikalarinin keynesci ekonomi anlayisi icerisinde bir mantigi var. ama 1970'lerden sonra bunlar buyuk olcude gozden dusmuslerdi. onun yerine, para politikasi revactaydi. ama simdi amerika'da faizler sifira yaklasip para politikasinin etkinligi azalinca, eski fikirlere ragbet artti. gunumuzde, yeni keynesci olarak adlandirilan akim, modern iktisadi yontemlerle eski fikirleri bir olcude bagdastiriyor. yani aktivist bir maliye politikasini mesru kilacak ekonomik modeller var. bunlar kabaca soyle bir mekanizmaya dayaniyor: ucretler ve diger fiyatlar (bazi yapisal faktorler sebebiyle) ekonominin degisen kosullarina cabuk uyum saglayamiyor. bu yuzden kendi haline birakilan ekonomi dengesini bulamiyor. bu da devletin istikrar politikasi uygulamasinin yolunu aciyor. devlet, daralma doneminde harcamalari arttirip ya da vergileri azaltip, toplam talebi arttirmaya calisiyor. carpanin (multiplier) buyuklugune de bagli olarak, tuketimin yeterince artmasi ekonomik daralmayi tersine cevrilip tam istihdama yaklasilmasini sagliyor.

teori guzel. peki isliyor mu? ya da soyle sormak lazim, teoriyi destekleyen ampirik delil var mi? devlet vatandasin hesabina politika belirleyecekse, insan mantikli bir iktisadi tez ve bunu destekleyecek saglam deliller gormek istiyor. diyelim ki bu yapildi. ondan sonra o paketler neye gore hazirlanir; hangi vergiyi ne kadar azaltacaklarina, hangi harcamayi ne kadar arttiracaklarina, neyi tesvik edeceklerine neye gore karar verirler, onlar ayri mesele.

the american economic review'un son sayisinda ekonomik kriz ve uygulanabilecek politikalar konusunda cok sayida makale oldugu dikkatimi cekti. derginin bu sayisi, american economic association'in ocak'taki toplantisinda sunulan makaleleri topladigi ve kriz konusu da son derece guncel oldugu icin, bu cok anlasilir bir sey. tabii makalelerin cogu amerikan ekonomisi uzerine. bu makalelerin maliye politikalariyla ilgili olanlarindan, onumuzdeki donemde bunlarin revacta olup olmayacagi (en azindan, akademik dunyadan destek bulup bulmayacagi) hakkinda fikir vermesi acisindan, bazi sonuclari burada paylasmak istiyorum.

en cok ilgimi ceken stanford'dan john taylor'un makalesi oldu. (taylor kurali dersem, isim cok kisiye bir sey ifade edecektir.) taylor, son on senede amerika'da uygulanan istikrar politikalarinin etkilerini inceleyip maliye politikasinin ekonomiyi canlandiracagina dair bir delil bulunup bulunmadigini arastirmis; ve delil bulamamis. bu donemdeki en belirgin aktivist maliye politikalari, bush doneminde, 2001 ve 2008'de verilen vergi indirimleri/iadeleri. yukarida ozetledigimiz teorinin islemesi, vergi indirimi sonucu harcanabilir gelirin artmasinin tuketimi canlandirmasina bagli. oysa taylor'un ekonometrik analizi, toplam tuketimle vergi iadeleri arasinda istatistiksel olarak anlamli bir iliski olmadigini ortaya koyuyor. aslinda, 2001'de bir canlanma var. ama analiz, bunun gecici vergi indirimlerinden degil, ayni donemde yapilan vergi oranlarindaki uzun donemli kesintilerden kaynaklandigi sonucunu veriyor. bu da gecici vergi indirimleriyle kisa vadeli istikrar hedefinin kovalanmasini degil, maliye politikasinin uzun vadeli hedefler dogrultusunda belirlenmesini destekler nitelikte.

gecici ve uzun sureli vergi indirimlerinin farkli sonuclar dogurmasinin sebebi ne? bunun en cok kabul goren aciklamasi, surekli gelir hipotezidir (permanent income hypothesis). buna gore, insanlar tuketim kararlarini, sadece bugunku gelirlerine bakarak degil, gelecekte sahip olmayi bekledikleri gelirlerine de bakarak verirler. gelirlerinde sadece bugun icin bir artis oldugunda, insanlar bu artisin sadece bir bolumunu harcayip geri kalanini biriktirmeyi secerler. buna bir de rikardiyen denklik (ricardian equivalence) gorusunu katarsaniz daha guclu bir sonuc cikar. yani, insanlar bugunku vergi indirimlerinin sebep oldugu butce aciklarinin, yarin ceplerinden daha cok vergi cikmasina yol acacagini goruyorlarsa, bugun artan parayi harcamayip yarin icin biriktireceklerdir. kalici vergi indirimleri ise, insanlarin surekli gelirlerini arttiracagindan, hem bugunku hem de gelecekteki tuketimlerini arttiracaktir. ama vergiler kamu harcamalarini finanse etmek icin gerekli olduklarindan, kalici indirim ancak uzun vadede kamu harcamalarinda kesintiye gitmekle mumkun. dolayisiyla bu, kisa vadeli hedefler dogrultusunda yapilacak bir sey degil.

tabii mikro duzeyde incelenirse, vergi iadelerini harcama egiliminin toplumun farkli kesimlerinde farkli olmasi beklenir. bu da kredi piyasalarindaki puruzler gibi sebeplerle aciklanir. dergide university of michigan'dan iki iktisatcinin yaptigi boyle mikro bazli bir arastirma da var. burada 2008'deki vergi iadesinden hemen once yapilan bir anketin sonuclari kullanilmis; toplumun hangi kesimlerinin, vergi iadesini nasil degerlendirecegi incelenmis; mikro bulgular makro verilerle bagdastirilmaya calisilmis. buradaki bulgulara gore de, halkin genelinin sadece yuzde 20'si vergi iadesinin cogunu harcayacagini soylemis. geri kalanlar parayi biriktireceklerini ya da borclarini odeyeceklerini soylemisler. gelirlere gore bakildiginda, ozellikle fakirlerin parayi harcamaktan cok borc odemekte kullanacaklari bulunmus.

vergi kesintilerinde durum boyle. peki kamu harcamalarinin canlandirma amacli kullanilmasi nasil bir secenek? taylor, bu konuda da, "durun bir saniye" demis. kamu harcamalarinin ve vergi indirimlerinin ekonomiyi canlandirma amaciyla kullanilmasi ayni modellerle mesrulastiriliyor. dolayisiyla bunlarin vergi indirimleri konusunda neden cuvalladiklarini anlamadan, kamu harcamalari konusundaki tahminlerine guvenemeyiz. peki o zaman ne yapmak lazim? taylor'a gore, para politikasinin araclari tukenmedi, onlara yuklenmek lazim.

peki dergide aktivist maliye politikasini savunan makale yok mu? berkeley'den alan auerbach'in ve harvard'dan martin feldstein'in maliye politikasinin iyi dizayn edilmesi durumunda ise yarayabilecegini savunan makaleleri var. feldstein'inki, herhalde ismi yeterince agir cektiginden kabul edilmis olacak, akademik dille yazilmis bir kose yazisi gibi. auerbach'in calismasi ise ilginc bulgular ortaya koyan guzel bir analiz. iki makalede de dikkatimi ceken bir tez, uygun sekilde dizayn edilecek bir tesvik mekanizmasinin, yatirimlardaki dalgalanmalara istikrar getirip ekonomik istikrara katki saglayabilecegi. tabii, is geliyor, ekonomi politikalarinin tasarimina dayaniyor. bu da, ucu acik teorik bir arastirma konusu.

yaziyi cok uzatmamak icin, daha fazla detaya girmeyecegim. bir universite kutuphanesine erisimi olan, merakli okurlarimiz, sozunu ettigim tum bu makaleleri ve daha fazlasini the american economic review'un mayis 2009 sayisinda bulabilirler.

bitirmeden once, sunu da bir not olarak belirtmeliyim. taylor'unki dahil, bu yazida bahsini ettigim tum calismalar, yeni keynesci cercevedeler. maliye politikalarinin, gelen soklarin ertesinde ekonominin kendi kendine dengeye gelememesi sorununa care olup olamayacagina yanit ariyorlar. iktisat dunyasinda, bir de, fiyatlarin yeterince esnek oldugunu kabul edip ekonominin kolayca dengeye ulastigini savunan guclu bir akim da var, ki onlar kisa vadeli istikrar politikalarina bastan karsilar. ondan da belki bir baska zaman bahsederiz.

su yayinlari gorunce, gonul istiyor ki turkiye'de de american economic association benzeri, turk iktisatcilari biraraya getiren bir kurum olsun. bu kurum konferanslar duzenlesin, akademik ekonomi dergileri cikartsin. buralarda ulkenin onde gelen iktisatcilari, turkiye'nin iktisadi meseleleriyle ilgili calismalarini ortaya koysunlar. orijinal fikirler uretilsin. toplumun tum kesimlerinin ve politika uygulayicilarinin da beslenebilecekleri bilimsel bir tartisma ve paylasim ortami olussun. guzel olmaz miydi?