20 Aralık 2008 Cumartesi

Stratejik Düşünme ve Düşünmeme

dun kitapligimdaki bir kitabi karistiriyordum. ilginc bir anekdotu aktarmak istedim. ama once biraz kitaptan bahsedeyim. kitabin adi, thinking strategically (turkcesi stratejik dusunme). avinash dixit ve barry nalebuff tarafindan yazilan bu kitap, oyun teorisinin uygulamalari konusunda piyasadaki en iyilerden. kitap, is dunyasi, politika ve gundelik hayattaki rekabetci ortamda, insanlarin stratejik davranislari anlayabilmeleri ve stratejik dusunebilmeyi ogrenmeleri icin yazilmis. cok guzel bir kitaptir. biraz ilginiz varsa, mutlaka alin okuyun.

yalniz bir seye dikkat etmeli. oyun teorisinin asil islevi, oyuncu dedigimiz (bu, insan, firma, ulke ya da biyolojide canlilar olabilir) aktorler arasindaki stratejik etkilesimleri incelemek. onlara bir sey ogretmek ya da bir davranis tarzini onlara dayatmak degil. hatta cogu zaman, biri bir sey ogreniyorsa, bu oyuncu degil, oyunu analiz eden teorisyendir. kitapta bununla ilgili eglenceli bir anekdota rastladim. yazarlardan nalebuff, basindan gecen bir olaydan ders cikartiyor. hikaye soyle:

iki amerikali iktisatci (biri nalebuff) bir konferans icin israil'e giderler. havaalanindan otele gitmek icin bindikleri taksinin soforu, yabanci olduklarini anlayinca bunlari kandirmak ister. "ben amerikalilari cok severim" ayagina yatar. taksimetreyi acmaz, indirimli ucret isteyecegini soyler. yolcular bu numarayi yemezler. ama bu onlarin da islerine gelir. iktisatcilar ya, kafalarini calistiriyorlar. nasil olsa gittigimiz yerde pazarlik yapariz diye dusunuyorlar. hesaplarina gore, bir defa otele ulastiktan sonra pazarlik gucu onlarda olacagi icin, sofor istediklerine yakin bir ucreti kabul edecek.

sonra otele varirlar. pazarlik baslar. bizimkiler pazarlik guclerine guvenip soforun istedigi parayi vermezler. sonra ne mi olur? soforun tepesi atar. kapilari kilitleyip gaza basar. kirmizida bile durmadan, dogru havaalanina geri... bizimkiler, daha sonra baska bir taksiyle, bu sefer taksimetre actirarak, tam da istedikleri fiyata otele donerler. tabii, uc kurus icin onca zaman kaybetmis ve kacirilma heyecani yasamis olarak...

kissadan hisse, gundelik hayatta insanlar (en azindan boyle kitaplar okumayanlar) standart oyun teorisi mantigiyla dusunmuyorlar. gurur, irrasyonel davranis ihtimali gibi faktorleri de goz onunde bulundurmak lazim. ayrica, sunu da bir kez daha goruyoruz ki, bir seyin teorisini iyi bilmek, pratiginde de iyi olmanin ne gerek ne de yeter sarti.

not: dixit ve nalebuff, kitapta bu olaydan ikinci bir sonuc daha cikartiyorlar aslinda. yolcular pazarligi taksiden indikten sonra yapsalar, pazarlik gucleri daha da kuvvetli olur, hem de bu olay yasanmazdi diyorlar. ben de nalebuff, yasadiklarindan ders almamis diyorum:)

ilgilenenler icin kitabin kunyesi su:

"thinking strategically: the competitive edge in business, politics, and everyday life" by avinash k. dixit, barry j. nalebuff, w. w. norton & company (1993).

turkcesi:

"stratejik dusunme: is, politika ve gunluk yasamin rekabetci yani", avinash k. dixit, barry j. nalebuff, sabanci univ. yayinlari, ceviren: nermin arik (2002)

10 Aralık 2008 Çarşamba

Haccın İnsan Üzerindeki Etkileri

hayir, dini icerikli bir blogda degilsiniz. bilgisayarlarinizin ayarlariyla oynamayiniz. ama bugun bahsini edecegim bilimsel calisma, baslikta okudugunuz gibi, haccin insan uzerindeki etkileri uzerine. yine hayir, bu calismayi yapanlar el-ezher universitesinin degil; harvard universitesinin mensuplari. david clingingsmith, asim ijaz khwaja ve michael kremer isimli uc arastirmaci, hacilarin tutum ve davranislarini incelemisler. peki, bunun iktisatla alakasi ne? arastirmayi yapanlar iktisatci; calisma da, yontem itibariyle, standart bir mikroekonometri calismasi.

lafi uzatmadan konuya girelim. soru basit: hacca giden insanlarin bir "y" degiskeni konusundaki tutum ve davranislari nasil degisiyor? bagimli degisken y, inanc, hosgoru, kadin-erkek iliskilerine bakis gibi seyler. etkisi arastirilan (bagimsiz) degisken ise hac. calisma 2006 senesinde pakistan'da yapilan bir anket yoluyla elde edilen verilere dayaniyor.

sonuclara gecmeden biraz yontemden bahsedeyim. zira orada ilginc bir nokta var. normalde insan boyle bir arastirma yapacagi zaman, regresyon denklemini (en basitinden) y= a+b*hac+e gibi bir sekilde yazar; ve en kucuk kareler yontemini (least squares method) kullanarak, denklemdeki a ve b katsayilarini tahmin etmeye calisir. regresyon analizinde, b'nin tahminin yansiz (unbiased) olmasi icin, hac degiskeniyle kalinti (residual) e vektoru arasinda istatistiksel bir iliski olmamasi gerekir. ama hacca giden insanlarin baska bir takim ortak ozellikleri, gitmeyenlerinkinden farkli olacagi ve bunlar da sonuclari etkileyecegi icin, aslinda hac ile diger faktorler (e) arasinda bir iliski olacaktir. o yuzden toplum icinden haci olan ve olmayanlardan olusan rastgele bir grup alip analizi yapmak, burada pek saglikli bir yontem degil. diger faktorler dedigimiz seylerin belirlenmesi ve olculerek analize dahil edilmesi de ayri bir sorun. bu yuzden, arastirmacilar farkli bir yol izliyorlar. bu farkli yolu onlerine acan da suudi arabistan'in hac vizelerine koydugu kotalar. nasil mi? soyle: suudi arabistan, her ulke icin hac mevsiminde vize kotasi koyuyor. hacca gitmek icin basvuranlarin sayisi kotayi asinca da, bunlarin ancak bir kismi hacca gidebiliyor. arastirmanin yapildigi pakistan'da da durum bu. pakistan'da vize alacaklar, bizde de oldugu gibi, kura ile belirleniyor. bundan faydalanan arastirmacilar, orneklemlerini vize basvurusu yapmis insanlar arasindan seciyorlar. basvurup vize alamayanlarla alanlar arasindaki tek fark kuranin cikmamasi olunca, yukari bahsini ettigimiz teknik sorun ortadan kalkiyor. akillica degil mi?

ekonometrik analizin detaylarini merak edenler, calismanin sonuclarinin yer aldigi makaleye bakabilirler. ben, diger okuyucular icin, cikan sonuclari ozetleyeyim. bir defa, bazi sonuclar cok bariz seyler. mesela hacca gidenler gidemeyenlere gore evsensel dini kurallara daha bagli oluyorlar; daha cok namaz kilip oruc tutuyorlar. ayrica yerel bazi adetlerden, tilsim ve saire gibi hurafelerden uzak duruyorlar. farkli mezheplerden, milletlerden muslumanlarla olan baglilik duygulari da gucleniyor falan. bunlari tahmin etmek icin ekonometri gerekmez herhalde.

cevabi pek bariz olmayan sorular da var. bunlardan bazilari, hacca giden muslumanlarin musluman olmayanlara karsi tutumlarinin nasil degistigi ile ilgili. mesela, hacilar diger dinlere karsi cephelesmeye meyilli oluyorlar mi? radikal akimlar hacda yayilma imkani buluyor olabilirler mi? bunlar gibi, kimilerinin aklini kurcalayan sorulara, ampirik bulgular hayir cevabini vermis. hatta tam tersine hacca gidenlerin diger dinlere karsi daha hosgorulu ve barisci olduklari belirtilmis. ancak hacca gidenlerin bati ulkeleri hakkindaki olumsuz dusuncelerinin arttigina iliskin, az da olsa, delil bulunmus.

ilginc bir bulgu da su: hacilar dinin devlet ve politikada daha etkin olmasini istemekle birlikte, dinin devlet tarafindan dayatilmasini daha az istiyorlarmis. makalede tum bunlar genis bicimde aciklanmis. ayrica haccin fiziksel ve duygusal etkileri, hacilarin kadin-erkek iliskilerine bakislarindaki degisimler gibi meseleler hakkinda da bulgular sunulmus.

benden tanitmasi. merak edenler icin makalenin kunyesi su:

d. clingingsmith, a. i. khwaja, m. kremer, "estimating the impact of the hajj: religion and tolerance in islam's global gathering" april 2008, hks working paper no. rwp08-022