şanssızlık gibi görünen bazı şeyler gerçekte öyle olmayabilir. en azından yarattığı olumsuzlukları kısmen telafi eden olumlu tarafları varsa, göründükleri kadar kötü olmayabilirler. türkiye ekonomisi bağlamında aklıma gelen birkaç şey var. bir tanesi, petrol ve doğalgaz gibi enerji kaynaklarının eksikliği. bugün bu konuda yazıyorum. belki daha sonra diğerleri hakkında da yazarım.
komşularımızın bir çoğu adeta petrol ve doğalgaz denizi üzerinde yüzüyorlar, ama bizde ciddi bir kaynak yok. hem üretim, hem tüketim maksadıyla fena halde ihtiyacımız olduğu için, ikisini de ithal ediyoruz. buna karşın, bazı ülkeler piyango vurmuş gibi, yerin altından servet çıkarıyor; bunları dışarıya satıp gelirini yiyor. abd gibi sanayileşmiş olanları ise, kaynakları sayesinde dışa daha az bağımlı oluyor. bu onlar için ne kadar şans? bizim gibi ülkeler için ne kadar şanssızlık?
abd'nin durumunda petrole sahip olmak açık bir şans. zira başka alanlarda ekonomik gelişmeyi baltalamayan, tersine onu besleyen bir unsur bu. hatta kaya gazi ve petrolü örneğinde olduğu gibi, yere bir delik açıp petrol akıtmakla da yetinmiyor amerikalılar, teknoloji geliştirip girişimcilik yaparak petrollerini taştan da çıkarıyorlar. ciddi bilgi, emek, sermaye gerektiren bir üretim süreci var ortada yani. dahası, kurumsal yapı gelişmiş olduğu için, petrolün iç siyaset üzerindeki etkisi de sınırlı.
komşularımızın bir çoğu adeta petrol ve doğalgaz denizi üzerinde yüzüyorlar, ama bizde ciddi bir kaynak yok. hem üretim, hem tüketim maksadıyla fena halde ihtiyacımız olduğu için, ikisini de ithal ediyoruz. buna karşın, bazı ülkeler piyango vurmuş gibi, yerin altından servet çıkarıyor; bunları dışarıya satıp gelirini yiyor. abd gibi sanayileşmiş olanları ise, kaynakları sayesinde dışa daha az bağımlı oluyor. bu onlar için ne kadar şans? bizim gibi ülkeler için ne kadar şanssızlık?
abd'nin durumunda petrole sahip olmak açık bir şans. zira başka alanlarda ekonomik gelişmeyi baltalamayan, tersine onu besleyen bir unsur bu. hatta kaya gazi ve petrolü örneğinde olduğu gibi, yere bir delik açıp petrol akıtmakla da yetinmiyor amerikalılar, teknoloji geliştirip girişimcilik yaparak petrollerini taştan da çıkarıyorlar. ciddi bilgi, emek, sermaye gerektiren bir üretim süreci var ortada yani. dahası, kurumsal yapı gelişmiş olduğu için, petrolün iç siyaset üzerindeki etkisi de sınırlı.
öte yandan, petrolü mirasyedi gibi tüketen ülkeler için ne kadar şans, ne kadar değil tarşılır. halkımız yattığı yerden devletin petrol gelirleriyle finanse ettiği sosyal yardımlarla geçinse, sudan ucuz benzin tüketsek kötü mü olurdu? cetaris paribus, yani diğer her şey sabit kalmak kaydıyla, hayır. lakin diğer şeyler sabit kalmıyor. en başta petrol üretiminde ve ticaretinde uzmanlaşınca, başka sektörler gelişmiyor. petrol tükenebilir, fiyatı dalgalanabilir bir şey olduğundan buna o kadar bağımlı olmak iyi değil. artı, sürekli büyümeyi yaratan verimlilik artışı yattığınız yerde gerçekleşmiyor; bilgi ve teknolojiyle birlikte yaratılıyor ki onun için de üretim lazım. dahası, asalak gibi çalışmadan yemeye alışmak da iyi bir şey değil. insanın ahlakını bozar; onu parayı verene (devleti yönetene) bağımlı kılar; kötü yönetimlerin ve rejimlerin değişmesini engeller ve saire, ve saire. üstüne başka ülkelerin iç işlerinize karışması, icabında çıkarlarını korumak için tepenize bomba yağdırması, sizi işgal etmeye kalkması da cabası.
sonuç olarak, bugün türkiye'nin herhangi bir noktasında ciddi bir petrol veya doğalgaz rezervi bulunsa kötü mü olurdu? rezervin olması iyi olurdu da, orada biraz kuzu kuzu yatsa ve türkiye ekonomik ve siyasi gelişimini sağladığında bulunsa daha iyi olur sanki.