abd merkez bankası fed'in eski başkanı ben bernanke, geçenlerde bloğunda fed politikalarının küresel etkileri üzerine üç yazı yazdı. imf'de verdiği bir dersi özetlediği bu yazıları ilgi çekici buldum. kısa özetleriyle birlikte linklerini paylaşmak istedim. (dersin teknik notları burada, videosu burada)
birinci yazının konusu "kur savaşları" (yazı burada). zamanında fed para politikasını gevşetirken bu kavram dünya gündemine geldi. iddia o ki, fed abd ekonomik krizden çıksın diye doların değerini düşürüp ihraç ürünlerini ucuzlattı; rekabet avantajı sağlayıp net ihracatı artırmaya çalıştı. tabii, başka ülkeler de buna benzer şekilde cevap verdi. bernanke bu konuda, uygulanan politikayı korumacı bir dış ticaret politikası gibi görmenin yanlış olduğunu söylüyor. zira genişlemeci para politikası aynı zamanda iç talebi canlandırmak suretiyle de kısa dönemde büyümeyi artırır. iç talebin büyümesi ithal mallara talebi de artıracağından, diğer etkiye zıt yönlü olarak başka ülkelerin ihracatı ve büyümesi bundan olumlu etkilenir. bernanke, abd özelinde dış ticaret dengesi üzerindeki iki etkinin birbirini karşıladığını söylemiş. yani, para politikası iç talep kanalıyla büyümeyi destekledi; net ihracata ve dolayısıyla abd'nin ve ticaret partnerlerinin büyümesine belirgin bir etkisi olmadı demiş.
ikinci yazının konusu, fed'in sebep olduğu finansal volatilite (yazı burada). abd para politikasındaki değişimler eskiden beri uluslararası sermaye akımlarında, finansal varlıkların fiyatlarında ve faizlerde etkili oluyordu. ekonomiler küresel finans sistemine daha sıkı entegre oldukça etki de büyüdü. en son 2013 yılında fed genişlemeci politikaları yavaş yavaş sonlandıracağını açıkladı; daha sonra da dediğini yaptı ve hala yapıyor. bu süreçte türkiye gibi kırılgan addedilen gelişen ülkeler büyük ve ani sermaye çıkışlarıyla yüzyüze kaldılar. bernanke herhalde kibarlığından bize ne sizin maruz kaldığınız volatiliteden demiyor. onun yerine para politikasının işlevi enflasyon ve işsizliği makul ve istikrarlı bir seviyede tutmaktır; finansal istikrar için uygun regülasyon ve (makro-ihtiyatı denen) amaca yönelik politikalar uygulanmalıdır diyor. hatta yetmezse, kısa vadeli sermaye hareketline geçici kısıtlamalar getirilebileceğini de ekliyor. tabii, tüm bunlar için topu diğer ülkelerin politika yapıcılarına atıyor.
üçüncü yazının konusu, doların küresel ekonomideki yeri (yazı burada). burada iki önemli husus var. birincisi, doların rezerv para olması. bernanke bunun (bütün paraların sabit kurla dolara bağlı olduğu) eski bretton-woods sisteminin sonlanmasının ve son dönemde euro gibi rakiplerin çıkmasının ardından fazla bir öneminin kalmadığını söylüyor.
ikinci ve daha önemli husus, doların uluslararası ticari ve finansal alışverişlerde en geçerli para birimi olması. bunun istikrar, güven, likidite gibi çeşitli gerekçeleri var. neticede çoğu ülke ticaretini yabancı parayla, özellikle dolarla yapıyor; gelişen ülkeler ve buralardaki firmalar dolarla daha rahat borçlanıyor. böyle olunca, son dönemdeki doların değerlenmesi bunları doğrudan etkiliyor. bilhassa da borçlanmada ihtiyatlı olunmamış; haddinden fazla, kısa vadeli ve riskli borçlanma yapılmış ise. bernanke burada da yine kibar davranıyor ve bize ne sizin borcunuzdan demiyor. daha az borçlanıp risklere karşı önlem alsaydınız (yani "hedging" yapsaydınız) bu kadar sıkıntı çıkmazdı; bir dahaki sefere baştan önlem alın diyor. şu saatten sonra yapılacaklara dair çok iyi bir önerisi yok herhalde ki, o konuda bir şey yazmamış.
birinci yazının konusu "kur savaşları" (yazı burada). zamanında fed para politikasını gevşetirken bu kavram dünya gündemine geldi. iddia o ki, fed abd ekonomik krizden çıksın diye doların değerini düşürüp ihraç ürünlerini ucuzlattı; rekabet avantajı sağlayıp net ihracatı artırmaya çalıştı. tabii, başka ülkeler de buna benzer şekilde cevap verdi. bernanke bu konuda, uygulanan politikayı korumacı bir dış ticaret politikası gibi görmenin yanlış olduğunu söylüyor. zira genişlemeci para politikası aynı zamanda iç talebi canlandırmak suretiyle de kısa dönemde büyümeyi artırır. iç talebin büyümesi ithal mallara talebi de artıracağından, diğer etkiye zıt yönlü olarak başka ülkelerin ihracatı ve büyümesi bundan olumlu etkilenir. bernanke, abd özelinde dış ticaret dengesi üzerindeki iki etkinin birbirini karşıladığını söylemiş. yani, para politikası iç talep kanalıyla büyümeyi destekledi; net ihracata ve dolayısıyla abd'nin ve ticaret partnerlerinin büyümesine belirgin bir etkisi olmadı demiş.
ikinci yazının konusu, fed'in sebep olduğu finansal volatilite (yazı burada). abd para politikasındaki değişimler eskiden beri uluslararası sermaye akımlarında, finansal varlıkların fiyatlarında ve faizlerde etkili oluyordu. ekonomiler küresel finans sistemine daha sıkı entegre oldukça etki de büyüdü. en son 2013 yılında fed genişlemeci politikaları yavaş yavaş sonlandıracağını açıkladı; daha sonra da dediğini yaptı ve hala yapıyor. bu süreçte türkiye gibi kırılgan addedilen gelişen ülkeler büyük ve ani sermaye çıkışlarıyla yüzyüze kaldılar. bernanke herhalde kibarlığından bize ne sizin maruz kaldığınız volatiliteden demiyor. onun yerine para politikasının işlevi enflasyon ve işsizliği makul ve istikrarlı bir seviyede tutmaktır; finansal istikrar için uygun regülasyon ve (makro-ihtiyatı denen) amaca yönelik politikalar uygulanmalıdır diyor. hatta yetmezse, kısa vadeli sermaye hareketline geçici kısıtlamalar getirilebileceğini de ekliyor. tabii, tüm bunlar için topu diğer ülkelerin politika yapıcılarına atıyor.
üçüncü yazının konusu, doların küresel ekonomideki yeri (yazı burada). burada iki önemli husus var. birincisi, doların rezerv para olması. bernanke bunun (bütün paraların sabit kurla dolara bağlı olduğu) eski bretton-woods sisteminin sonlanmasının ve son dönemde euro gibi rakiplerin çıkmasının ardından fazla bir öneminin kalmadığını söylüyor.
ikinci ve daha önemli husus, doların uluslararası ticari ve finansal alışverişlerde en geçerli para birimi olması. bunun istikrar, güven, likidite gibi çeşitli gerekçeleri var. neticede çoğu ülke ticaretini yabancı parayla, özellikle dolarla yapıyor; gelişen ülkeler ve buralardaki firmalar dolarla daha rahat borçlanıyor. böyle olunca, son dönemdeki doların değerlenmesi bunları doğrudan etkiliyor. bilhassa da borçlanmada ihtiyatlı olunmamış; haddinden fazla, kısa vadeli ve riskli borçlanma yapılmış ise. bernanke burada da yine kibar davranıyor ve bize ne sizin borcunuzdan demiyor. daha az borçlanıp risklere karşı önlem alsaydınız (yani "hedging" yapsaydınız) bu kadar sıkıntı çıkmazdı; bir dahaki sefere baştan önlem alın diyor. şu saatten sonra yapılacaklara dair çok iyi bir önerisi yok herhalde ki, o konuda bir şey yazmamış.