Bu sene Türkiye'de alıverişlerde kullanılan plastik poşetler parayla satılmaya başlandı. Maliyeti çıktıktan sonra geliri devlete kalacak şekilde, poşet başına 25 kuruş alınıyor. Vatandaşa yabancı geldi ve tepki de topladı ama bu aslında iktisadi gerekçesi olan, dünyada yaygın bir uygulama.
Eskiden alışveriş yaparken kullandığımız poşet sayısına dikkat etmiyorduk. Poşetleri yarısına kadar dolduruyor, hatta fazla fazla alıyorduk. Bunu yaparken kendi rahatımızı düşünüyorduk; fakat plastik poşetler doğada kendi kendine yok olmadığından, çoğunluğun bu şekilde davranması çevre kirliliğine yol açıyordu. Poşetler paralı olduktan sonra, insanlar daha çok dikkat ediyorlar. Aldıkları poşetleri tamamen dolduruyor, gerekmedikçe ek poşet almıyor, hatta yanlarında alışveriş çantası getiriyorlar. 25 kuruşluk bir maliyet, çevreye zararlı alışkanlıkların terk edilmesinde etkili olmuş görünüyor.
İktisatta bu tip uygulamalara, İngiliz iktisatçı Arthur Pigou'ya atıfla, Pigou vergisi denir. Pigou vergisi, çevre kirliliği gibi, iktisadi faaliyet sırasında istenmeden ortaya çıkan ve toplumsal zarara yol açan etkileri (iktisat tabiriyle dışsallıkları) önlemede kullanılır. Vergi ortaya çıkan toplumsal zararı, sebep olan taraflara yansıtmaya yarar. İktisat jargonuyla, dışsal maliyet böylece içselleştirilir. Maliyeti gören tüketici alışkanlıklarını değiştirir, firmalar daha çevre dostu yöntem ve teknolojiler benimsemek zorunda kalır.
Biz Pigou vergisiyle naylon poşetler yoluyla tanıştık ama potansiyel uygulama alanı çok geniş. Belki de en önemlisi, karbon salınımını azaltmak üzerine dünyada yaygın olarak uygulanan, karbon vergileri. Petrol ve kömür gibi fosil yakıtlar yandığında çıkan karbon içerikli gazlar, sera etkisi yaratarak dünyada küresel ısınmaya yol açıyor. Bu yüzden, tüketicilerin daha çevre dostu ürünleri tercih etmesi, firmaların daha temiz teknolojilere ve enerji alanlarına yatırım yapması için birçok ülkede kirlilik yaratan ürün ve sektörlere ek vergiler getiriliyor; çevre dostu ürünler destekleniyor. Bildiğim kadarıyla, ülkemizin vergi sisteminde bu amaca göre dizayn edilmiş özel bir mekanizma yok. Ancak çok uzak olmayan bir gelecekte onunla da tanışabiliriz.
Tabii, karbon salınımında sorun küresel olduğu için, çözüm uluslararası koordinasyon gerektiriyor. Dünyanın en büyük ve çevreyi de en çok kirleten ülkesi olan ABD bu işe öncülük etmeli ve diğer ülkeler eşgüdüm içinde gerekli önlemleri almalı. Aksi takdirde ülkelerin bireysel çabası küresel ısınmayı durdurmada etkili olmaz. Dolayısıyla burada sorun daha çetin.
Eskiden alışveriş yaparken kullandığımız poşet sayısına dikkat etmiyorduk. Poşetleri yarısına kadar dolduruyor, hatta fazla fazla alıyorduk. Bunu yaparken kendi rahatımızı düşünüyorduk; fakat plastik poşetler doğada kendi kendine yok olmadığından, çoğunluğun bu şekilde davranması çevre kirliliğine yol açıyordu. Poşetler paralı olduktan sonra, insanlar daha çok dikkat ediyorlar. Aldıkları poşetleri tamamen dolduruyor, gerekmedikçe ek poşet almıyor, hatta yanlarında alışveriş çantası getiriyorlar. 25 kuruşluk bir maliyet, çevreye zararlı alışkanlıkların terk edilmesinde etkili olmuş görünüyor.
İktisatta bu tip uygulamalara, İngiliz iktisatçı Arthur Pigou'ya atıfla, Pigou vergisi denir. Pigou vergisi, çevre kirliliği gibi, iktisadi faaliyet sırasında istenmeden ortaya çıkan ve toplumsal zarara yol açan etkileri (iktisat tabiriyle dışsallıkları) önlemede kullanılır. Vergi ortaya çıkan toplumsal zararı, sebep olan taraflara yansıtmaya yarar. İktisat jargonuyla, dışsal maliyet böylece içselleştirilir. Maliyeti gören tüketici alışkanlıklarını değiştirir, firmalar daha çevre dostu yöntem ve teknolojiler benimsemek zorunda kalır.
Biz Pigou vergisiyle naylon poşetler yoluyla tanıştık ama potansiyel uygulama alanı çok geniş. Belki de en önemlisi, karbon salınımını azaltmak üzerine dünyada yaygın olarak uygulanan, karbon vergileri. Petrol ve kömür gibi fosil yakıtlar yandığında çıkan karbon içerikli gazlar, sera etkisi yaratarak dünyada küresel ısınmaya yol açıyor. Bu yüzden, tüketicilerin daha çevre dostu ürünleri tercih etmesi, firmaların daha temiz teknolojilere ve enerji alanlarına yatırım yapması için birçok ülkede kirlilik yaratan ürün ve sektörlere ek vergiler getiriliyor; çevre dostu ürünler destekleniyor. Bildiğim kadarıyla, ülkemizin vergi sisteminde bu amaca göre dizayn edilmiş özel bir mekanizma yok. Ancak çok uzak olmayan bir gelecekte onunla da tanışabiliriz.
Tabii, karbon salınımında sorun küresel olduğu için, çözüm uluslararası koordinasyon gerektiriyor. Dünyanın en büyük ve çevreyi de en çok kirleten ülkesi olan ABD bu işe öncülük etmeli ve diğer ülkeler eşgüdüm içinde gerekli önlemleri almalı. Aksi takdirde ülkelerin bireysel çabası küresel ısınmayı durdurmada etkili olmaz. Dolayısıyla burada sorun daha çetin.