"Kalk, çalış, başarısız ol!"; davranış bilimleri ve pazarlama uzmanı akademisyen Behçet Yalın Özkara'nın hayata dair düşüncelerini, kişisel deneyimlerine ve çeşitli bilimsel çalışmalara dayandırarak anlattığı kitabı. Temel olarak, insani kusurlar ve toplumsal adaletsizliklerden dem vuruyor; başarısızlık hayatın parçasıdır ve başarı gibi görünen çoğu şey de yanılsamadır tezini savunuyor.
Ne diyor yazar? Bir zamanlar azmedince her zorluğu aşabileceğine inandığını, hayatında bu olmayınca büyük hayal kırıklığına uğradığını anlatıyor. Fakir olduğu için çektiği zorluklar, arkası olmadığı için akademik başvurularda karşılaştığı engeller ona kendince bir aydınlanma yaşatmış. Başarı hikayeleri anlatanları yalan söylemekle suçluyor. Hayattaki eşitsizliklerin, sonunda kimin başarılı kimin başarısız olduğunun asıl belirleyicisi olduğunu söylüyor. Büyük başarı hikayelerinin arka planında mutlaka bir ahlaksızlık bulunduğunu savunuyor. Tezlerini çeşitli deneysel çalışmaların bulgularıyla desteklemeye çalışıyor. Sonunda, muhtemelen toplumsal düzeni değiştirecek gücü olmadığı için, kolektif bir çözüm önerisi sunmuyor. Tersine, düzeni olduğu gibi kabul edip okuyucuyu bireysel çıkış aramaya yönlendiriyor. Hayatımıza anlam katacak bir iş tutmamızı ve kendi çizgimizi yaratarak ilerlememizi öneriyor.
Bu bir popüler bilim kitabı mı? Hayır. Yazarı bilim insanı olsa da kitabın merkezinde kişisel deneyimler ve sübjektif fikirler var. Bilimsel çalışmalara atıf yapılıyor ama anlatılanların hepsi genel kabul görmüş gerçekler mi bilmiyorum. Zaten deneysel bulgular dar bir bağlama ve belli koşullara özgüdür. O yüzden bulgular ile ele alınan durumlar arasında kurulan ilişkilere ve yapılan genellemelere şüpheci yaklaşmakta fayda görüyorum.
Peki bu bir kişisel gelişim kitabı mı? O da pek sayılmaz. Kitabın okuyucuya hayatın gerçeklerini gösterip onu aydınlatma gibi bir iddiası var, evet. Fakat ona daha iyi bir gelecek umudu aşılamıyor, çaba göstermesi için ilham vermiyor, işe yarayacak pek bir somut önerisi de yok. Hatta ümit vermemeye özel çaba gösteriyor gibi. Bir yerde pavyonda çalışıp hayatını düze çıkarmaya çalışan bir kadını anlatırken hikayeyi, hayallerini yaşayacağını pek sanmıyorum diye kapatabiliyor. Bireysel bir çıkış yolu olarak, risk alıp farklılık yaratmaktan bahsetmiş, fakat bununla ilgili verdiği kişisel örnekler de yine sonu başarısız olan hikayeler.
O zaman kitap için ne diyelim? Bence deneme en uygun sınıf. Yazar bakış açısını ve özgün düşüncelerini ortaya koymuş. Çözüm üretemese de bir sorun ortaya atıp bunu tartışmış. Üstelik bilimsel konularda herkesin anlabileyeceği bir seviye tutturup samimi bir dil ve akıcı bir üslupla derdini anlatmış. Okuyucu olarak bende ilgi uyandırıp düşünmeye de sevk etti. Bu çerçevede "başarılı" bir eser denebilir.
Vakti zamanında Ekşi Sözlük'te yazdığım iktisatla ilgili yazıları toplayarak başlattığım bu blogun yayınına, 2007'den bu yana yeni yazılarla devam ediyorum.
24 Aralık 2024 Salı
Demotivasyon kitabı
15 Aralık 2024 Pazar
EYT'nin maliyetini kim ödüyor?
SGK verilerine göre, EYT düzenlemesinin yasalaştığı 2023 yılında yaşlılık aylığı alan kişi sayısı 2 milyon kişi (yüzde 21) artarak 11.5 milyon olmuş. Önceki yıllarda bu sayı 200 bine (yüzde 2) yakın artıyormuş. Aradaki fark EYT'liler.
Aynı yıl enflasyonla beraber SGK'nın prim gelirleri yüzde 107 artmış. Emeklilere 2023 yılında yapılan maaş ve sağlık ödemelerinin toplamı da buna yakın, yüzde 106 oranında artırılmış. Eskiden de prim gelirleri harcamalarının yaklaşık yüzde 76'sını karşılıyordu. EYT'den sonra da bunu korumuşlar. Nasıl olmuş? Emekli maaşlarına 2023'te bir önceki seneye göre yüzde 62.5 zam yaparak. Bu resmi TÜFE enflasyonu olan yüzde 64.8'in bile altında. Aynı dönemde Türk-İş'in araştırması bir ailenin asgari gıda harcamalarındaki artışı yüzde 77.5 olarak hesaplamıştı.
Sonuç? Devlet yeni emekli olanların maaşlarını eski emeklilerin maaşını enflasyona eriterek çıkartmış; SGK'nın gelir gider dengesini korumuş. Denge korunmasaydı da maliyet devlet bütçesinden karşılanarak vergi yoluyla toplum geneline veya borç yoluyla sonraki kuşaklara aktarılacaktı. Ancak yükün toplumun ekonomik açıdan en savunmasız kesimine yıkılması ayrıca önemli bir mesele. Hatırlanacağı gibi EYT düzenlemesi 2023 yılındaki seçimlerden önce yapılmıştı. 2 milyon kişiye maaş bağlayıp 9.5 milyon kişiyi fakirleştiren bir uygulamanın iktidara seçim kazandırabiliyor olması ibretlik.