26 Aralık 2025 Cuma

Asgari ücretin hükmü var mı?

Asgari ücrete yapılacak zam her sene sonu ekonomi gündemine gelir ama son birkaç senedir mesele farklı bir boyuta taşındı. Ücret pazarlığının doğası gereği işçi yüksek, işveren düşük oranda zam isterken; son sözü söyleyen hükümet enflasyonla mücadele gerekçesiyle tercihini gerçekleşen enflasyondan daha düşük bir artıştan yana kullandı. Pazarlıktaki tarafların dışında, finans piyasalarındaki aktörler de meseleyle yakından ilgilendi. Ben makroekonomik açıdan asgari ücrete gereğinden fazla önem atfedildiğini düşünüyorum.

Öncelikle, TCMB'nin çalışmaları dahi asgari ücretin enflasyona büyük bir etkisinin olduğunu desteklemiyor. 2023-3. Çeyrek Enflasyon Raporu'nda yer alan 2.6 numaralı kutu çalışması (link), asgari ücretteki her 1 yüzde puanlık artışın enflasyona etkisini ortalama 0.1 puan olarak tahmin etmiş. Yani merkez bankasının varsaydığından 10 puan daha fazla asgari ücret zammı yapılsa, bu  tahminlerden (ceteris paribus) 1 puan sapma yaratacak. Elbette etki ekonomik koşullara göre artıp azalabilir. Ayrıca her tahminde bir hata payı da olur. Ancak ne olursa olsun, böyle bir etki döviz kuru, petrol, sebze meyve fiyatı, kamu zamları gibi Türkiye'deki olağan enflasyonist unsurlardaki dalgalanmaların yanında muhtemelen devede kulak kalacaktır. 

Enflasyonla ilgili öne sürülen bir tez, asgari ücret zammının piyasadaki ücretler ve nihai ürün fiyatlamaları için de bir referans olacağı, dolayısıyla düşük bir zammın enflasyon beklentilerini aşağı çekebileceğidir. TCMB anketlerine göre Aralık 2025 itibarıyla enflasyonun 12 ay sonra (yani 2026 sonunda) yaklaşık olarak, piyasa katılımcılarınca yüzde 23, reel sektörce yüzde 35, hanehalkınca yüzde 51 oranında olması bekleniyor (kaynak). TCMB'nin 2026 sonu için enflasyon hedefi ise yüzde 16. TCMB 2024-3. Çeyrek Enflasyon Raporu'nda yer alan 3.1 numaralı kutu çalışmasına göre (link), Türkiye'de  beklentiler büyük ölçüde geçmiş enflasyon gerçekleşmelerine endeksli oluşuyor. Tüketicilerde gıda, enerji fiyatları ve döviz kurları gibi temel tüketim ihtiyaçlarıyla ilgili unsurlar da etkili oluyor. Yani beklentilerle hedefler arasındaki büyük farkın oluşmasında asgari ücretin doğrudan bir etkisi yok ama azaltılmasında ondan fayda umuluyor. 

Merkez bankası, geçmiş makroekonomik değişkenlere olan hassasiyetin azalmasını ve fiyatlamalarda ileriye dönük bir yaklaşımın benimsenmesini arzu ediyor. Asgari ücret, kamu zamları (elektrik, doğalgaz, otoyol ücreti vb.), ÖTV ayarlamaları (sigara, alkol, akaryakıt, iletişim, otomobil vb.), fiyat kontrolleri (eğitim, sağlık vb.) gibi düzenlemelerin enflasyon hedefi doğrultusunda yapılması bu yaklaşımın bir parçası. Bunun piyasadaki fiyatlamalara da yol göstereceği ve beklentileri hedefe yaklaştıracağı ümit ediliyor. Benim görüşüm ne? Bu blogda geçmiş yıllarda, merkez bankalarının beklentileri yönetmek için neden bağımsız ve enflasyon odaklı olmaları gerektiğini (link) ve gelirler politikası adı verilen düzenlemelerin etkin para politikası olmadan neden faydadan çok zarar getireceğini (link) uzun uzun yazmıştım. Bugün de iktisadi aktörler merkez bankasının hedeflerini ciddiye almıyorsa, bunun kamu zoruyla sağlanabileceğini düşünmüyorum. 

Son olarak, ülkemizde asgari ücretli çalışanların oranı yüksek olsa da ücretlerin esasen piyasada belirlendiğine dikkat çekmek isterim. Ekonomide genişlemeci para ve maliye politikalarıyla büyüme desteklendiğinde, firmalar arasında nitelikli işgücünü çekmek için rekabet kızışır ve piyasada ücretler de yükselir. Bu durumda asgari ücret düşük oranda artsa bile genel ücret düzeyi ekonomik koşullarla uyumlu daha yüksek bir artış gösterir. Tersine, ekonomide büyüme zayıf olduğunda işgücü talebi de azalacağından, asgari ücret zammı yüksek dahi olsa genel ücret artışı bunun altında kalacaktır. Aşağıdaki tablodaki veriler, Türkiye'de tam da bunun olduğunu gösteriyor. Tabloda ilk sütun, TÜİK'in işgücü girdi endekslerinde yer alan ve sanayi, inşaat, ticaret ve hizmet sektörlerini kapsayan brüt ücret-maaş endeksinin yıllık değişim oranlarını gösteriyor (kaynak). İkinci sütunda ise sene sonu itibarıyla, asgari ücretin bir önceki sene sonuna göre artış oranları bulunuyor (kaynak). Buna göre son beş senedir, ortalama ücret asgari ücretin çok üzerinde artmış. Ortalama ücrete, asgari ücret alanlar da dahil olduğundan piyasa koşullarındaki ücret artışı daha da yüksek aslında. Yani, asgari ücret gelirin çalışanlar ve firmalar arasındaki bölüşümünü etkiler, ama genel ücret düzeyi konusunda sonunda piyasanın dediği olur. O yüzden, ücret artışları ve enflasyon hedefi arasında bir uyumsuzluk varsa, kaynağını makroekonomik koşullarda aramak ve ona uygun para ve maliye politikalarını uygulamak gerekir.