bu soruya cevap aramadan once su soruyu soralim: sosyal politikalarin amaci nedir? bu soruya kimileri, toplumun sansli ve sanssiz bireyleri arasindaki esitsizligi devlet eliyle gidermek diye cevap verecektir. bu goruste olanlara gore devletin gorevi, piyasalarin saglayamadigi "sosyal adalet"i saglamaktir.
piyasalar uretkenligi odullendirir. haliyle de daha zeki, becerili, deneyimli ve caliskan insanlar piyasa icerisinde bu meziyetlerinden kaynaklanan uretkenlikle orantili olarak odullendirilirler. ancak bu ozelliklerin kimisi insanlarin tercihlerinin disinda belirlendigi icin, kisinin zengin ya da fakir olmasi bir olcude sans faktorune baglidir. ne de olsa, kimse dogustan genlerini, ailesini, cevresini ve saireyi secemiyor, degil mi? benzer sekilde, insanin hayatta basina ne gelecegi de belli degil. belli bir olcude varlikli olanlar, kendilerini birikimleri ya da ozel sigorta policeleri yoluyla bir olcude guvence altina alabiliyorlar. buna imkani olmayan insanlar ise gerek bireysel gerekse toplumsal risklere karsi daha savunmasiz durumdalar. iste bu durumu adaletsiz bulanlar, sosyal devlet mekanizmalari yoluyla tum toplumun sosyal guvence altina alinmasini ve esitligin saglanmasini savunuyorlar. yani burada yapilmak istenen her yeni dogacak cocugu, yukarida saygidim tum risklere karsi besikten mezara kadar guvence altina almak. (bu amaca yonelik mekanizmalari daha once tartismistik. tiklayin)
ote yandan devletin iyi gorunen bir sebep icin bile olsa gucunu kullanmasini bireysel ozgurluklere tehdit goren; devletin insanlar icin en iyisini bilemeyecegini, bilse bile onu uygulayamayacagini savunan; insanlar arasindaki, dogustan gelen ya da sonradan ortaya cikan esitsizliklerin sadece gelirle sinirli olmadigini ve devletin asla insanlari gercekten esit kilamayacagini savunan bir kesim de vardir. (oyle ya hicbir sosyal mekanizma angelina jolie'nin gonlunu brad pitt'e degil de bana kaptirmasini saglayamaz.) olaya bu acidan bakanlara gore, devletin uygulayacagi her tur sosyal politika keyfidir; piyasanin sonucundan daha istenilir ve adil degildir.
bu yazinin amaci yukarida kisaca ozetledigim iki yaklasimdan birini savunmak degil. orasi derin felsefi meselere dogru uzaniyor ve ben oralara girmeyecegim. bu yazinin amaci, sosyal politikalarin esitlik-adalet eksini disinda da tartisilmasi gerektigini; bu politikalar olmadan saglikli bir sosyal ve iktisadi duzenin tesis edilmesinin zor oldugunu dile getirmek. oyle ya ikinci gorusun en guclu isimlerinden milton friedman bile, fakirlere sosyal destekte bulunulmasina tumuyle karsi cikamamisti.
o zaman felsefi tartismalari bir kenara birakip konuyu salt iktisadi acidan ele alalim. once sosyal politikalarin topluma maliyetlerine bakalim. sonra da tum bu maliyetlere ragmen, neden onlardan vazgecemiyoruz bunlari tartisalim.
her seyden once devletin ekonomideki varligiyla iliskili tum sorunlar sosyal politika alaninda da aynen mevcuttur. insanlar genellikle baskasinin parasini, kendi paralarini kullandiklari kadar dikkatli kullanmazlar. bu yuzden, kamusal politikalarda, vergi verenlerin paralarinin kotu kullanilmasi, yardimlarin ihtiyac sahiplerine ulasmamasi, kaynaklarin ozel ya da siyasi cikarlar dogrultusunda carcur edilmesi siklikla karsilastigimiz durumlardir. daha kotusu, kaynaklarin yoneticiler tarafindan iyi kullanilmaya calisildigi durumlarda bile sosyal programlara harcanan paranin ciddi bir bolumunun cope gitmesidir. tum sosyal politikalar, gizli ya da acik suistimallerin yol actigi verimsizlikleri en alt duzeyde tutacak sekilde dizayn edilmeye calisilirlar. buna ragmen hemen hicbir sosyal politika suistimallere karsi tumuyle korunakli degildir. bu yuzden bu politikalar devletin alenen soyulmasina sebep olabildikleri gibi, devletten beslenen, ona bagimli kesimlerin olusmasina da yol acabilirler. sosyal programlari finanse etmek icin koyulan vergilerin ekonomiye getirdigi yuk ve yarattiklari verimsizlikler de cabasi tabii. (bunlarla ilgili olarak, bundan bir sure once ahmet cavusoglu ekonomiturk'te , sosyal politikalarin toplumun alt kesimlerini uretmeye degil, toplumun cebinden tuketmeye tesvik ettigini dile getiren bir yazi yazmisti. altinda ben de birkac yorumda bulunmustum. o yazi icin tiklayin.)
peki tum bu maliyetlere ragmen sosyal politikalar neden faydali ve hatta gerekli?
diyelim ki tum sosyal politikalari tumden biraktik. o zaman, yukarida belirttigimiz sorunlar kokten cozulur. ama baska sorunlar ortaya cikar. en basta, sosyal destegi ortadan kaldirmak, ihtiyac sahiplerinin toplumsal duzen icerisinde kendi ayaklari uzerinde durabilmelerini saglamaz. onlarin egitime, gidaya, sagliga erisimini kisarsak, rekabetci bir toplumda kendi ayaklari uzerinde durabilmelerini nasil bekleyebiliriz ki? bu onlari daha da fakirlestirip marjinallestirmez mi? oysa ki iyi dizayn edilmis sosyal programlar, bu insanlara bir deger uretecek becerileri kazandirabilir. dahasi, bunlari tamamen goz ardi ederek sosyal programlari kesersek, toplum olarak ciddi bedeller odeyebiliriz. en basitinden, en fakirin bile bir oy hakki var. yani biz mesela fakir cocuklarin egitimi icin para harcamak istemesek bile, onlara kalitesiniz komur vermek icin para harcayacak birileri mutlaka cikacak. sosyal patlama, asayis vb. sorunlar da cabasi tabii.
peki ne yapalim? oncelikle sosyal politikayi populizmden ayirmakla; ikincisine karsi cikip birincisini etkin bicimde uygulamanin yollarini aramakla ise baslayabiliriz. sosyal politika makrodan cok mikro olcekli bir sorun. yani sosyal politikalar icin kac para harcadiginizdan cok, parayi nasil harcadiginiz onemli. uretken guduleri mumkun oldugunca koreltmeyen, ahlaki istismar riskini en aza indiren programlar makbul va hatta zaruridir.
sosyal harcamalarda, egitim ve saglik gibi iktisadi kalkinmanin da temel taslarindan olan alanlara oncelik verilebilir. mesela ben kadin emeginin ev isleri disinda da uretken olmasina yardimci olacak politikalarin cok onemli oldugunu dusunuyorum. kadinlarin egitimi, onlarin piyasada degerlenecek beceriler kazanmalari; hem onlarin toplum icerisindeki statusunu yukseltecek, hem onlara bir gelecek guvencesi saglayacak, hem de ailelerin yasam standardini iyilestirecektir; ustelik de bunlari ailelerin sosyal destege ihtiyaclarini giderek azaltarak gerceklestirecektir.
ozetle, fakirlere komur dagitmakla onlarin egitimine sagligina destek olmak ayni sey degildir. sosyal politikayi populizmle karistirmayalim. dogru guduleri tesvik eden programlari destekleyelim. hem ihtiyac sahipleri icin, hem de toplumun geri kalani icin.
not: kalkinmanin gerek sartlarindan birisi egitim ve saglik gibi alanlara gerekli yatirimin yapilmasi. bunu insanimiz yapamiyorsa bu alana devletin destek olmasindan baska caremiz yok gibi gorunuyor. bu ozellikle egitime para harcamayan/harcayamayan, toplumun alt kesimleri icin gecerli. aslinda devlet bir sey yapacaksa, oncelikle bunlari yapmali diye dusunuyorum. beseri altyapiya yatirim yapmanin fiziksel altyapiya yatirim yapmaktan fazla bir farki yok. gerekli altyapi tesis edildikten sonra piyasalarin gerektigi gibi islemesini bekleyebiliriz.
not 2: peki fakirlerin hayat standardini iyilestirmeye yonelik dogrudan komur, gida vs. yardimi yapmanin nesi kotu? birincisi bu tip yardimlar cogunlukla goz boyama amacli yapiliyor. yani faydasi tartisilir. ikincisi, boyle bir yardim gerekiyorsa bile, bunu ayni olarak degil, nakdi olarak yapmakta fayda var. yani komure ve saireye harcanan para fakirlere nakit olarak verilse, muhtemelen onlarin isine daha cok yarar. bunu tartismistik tiklayin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder