ortaokul ucuncu siniftaydim sanirim. olasilik hesabini ilk ogrendigimiz zamanlar. arka siramda, simdilerde stanford'da muhendislik doktorasi yapan, matematige cok merakli bir arkadasim otururdu. kiz bos zamanlarinda tubitak'in bilim kitaplarini falan okurdu. bir gun, bir yerde okudugu, ilginc bir olasilik sorusunu bize sormustu. bugun internette bir yerde, soruya yine rast geldim.
soru soyle: bir yarisma programinda (ki galiba boyle bir program bir zamanlar gercekten varmis) yarismacilar uc kapidan birini seciyorlarmis. bir kapinin ardinda araba, digerlerinin ardinda ise iki keci varmis. yarismaci secimini yaptiktan sonra, diyelim ki yarismaci a kapisini secsin, hangi kapinin ardinda araba oldugunu bilen sunucu ona bir sans daha veriyormus. ardinda keci olan kapilardan birini, diyelim ki b kapisini, acip iceride araba olmadigini gosteriyormus. sonra da yarismaciya tercihini degistirmek, yani c'yi secmek, isteyip istemedigini soruyormus. bu durumda, yarismaci tercihini degistirirse, yani c'yi secerse, arabayi kazanma olasiligi nedir? degistirmezse, yani a'yi secerse kazanma olasiligi nedir?
cevabi yorum bolumune yazacagim ki, dusunup cevabi kendi bulmak isteyen okurlarimizin gozu kaymasin.
Vakti zamanında Ekşi Sözlük'te yazdığım iktisatla ilgili yazıları toplayarak başlattığım bu blogun yayınına, 2007'den bu yana yeni yazılarla devam ediyorum.
7 Haziran 2008 Cumartesi
6 Haziran 2008 Cuma
Bağlılık mı, Esneklik mi?
"commitment vs. flexibility"yi turkce'ye boyle cevirdim. bu, iktisadi kurumlarin ve politikalarin dizayni ile ilgilenen iktisat teorisyenleri tarafindan, sikca ele alinan bir soru. ancak, bu sorunun bugun aklima gelmesinin sebebi, cok yakin zamanda bu konuda bir sey okumus olmam falan degil. bu soru, bugun anayasa mahkemesinin verdigi, turbanla ilgili karar hakkindaki haber ve yorumlari okurken aklima geldi.
ona gecmeden once, bir parantez acip, iktisadi soruyu kisaca ozetleyeyim. iktisadi acidan bagliligin da, esnekligin de kendine gore artilari ve eksileri var. ornegin, para politikasinda, enflasyon hedeflemesinin nasil bir kurala bagli olmasi gerektigi, bu baglamda incelenebilir. enflasyon hedefi, inandirici olmak sartiyla, insanlarin beklentilerini etkileyerek enflasyonu dusuk tutmaya yarar. ama, fazla kati bir kural, mesela, cok gerektiginde merkez bankasinin ekonomideki dalgalanmalara mudahalesini zorlastirir. benzer bir durum sosyal guvenlik sisteminde de var. bu alanda zorunlu tasarruflari savunanlar, insanlarin gencliklerinde aska gelip hovardalik yapmaya egilimli olduklarini, ama sonradan buna pisman olacaklarini iddia ederler. bunlara gore, devletin insanlari bir miktar tasarrufa zorlamasi faydalidir. ancak bunun da, gercekten paraya ihtiyaclari oldugunda, insanlarin tasarruflarini ozgurce kullanamamalarina sebep olmasi gibi bir eksisi var tabii. ornekler cogaltilabilir. bunlar ve benzeri ornekler ile, bu soruya iktisatcilarin verdikleri cevaplari, belki baska zaman yazarim. simdi, parantezi kapayip gundeme donelim.
bugun anayasa mahkemesi, kadinlarin turbanla universiteye girmelerine olanak saglayan duzenlemeleri iptal etmis. bir kesimde buna karsi infial var. ornegin, dikkatimi ceken, sabah'taki yazisinda ergun babahan, anayasa mahkemesinin anayasa yaptigini soylemis. babahan, anayasa mahkemesini tepeden inmeci bir tavirla, toplumun bir ihtiyacini karsilamasina engel olmakla ve toplumu sekillendirmeye calismakla sucluyor.
bense duruma soyle bakiyorum. anayasa mahkemesi, adina mahkeme diyoruz ama, aslinda siyasi bir organ. temel islevi, konjonkturel siyasi dalgalanmalarin, rejimde buyuk ve ani degisikler yaratmasini engelleyip istikrar saglamak. zamaninda cumhurbaskanlari, kendi siyasi gorusleri dogrultusunda oraya adam atamislar; atananlarin siyasi goruslerinin bileskesi de mahkemenin siyasi durusunu belirlemis. bugun, bu siyasi durusa ters hareketleri engellemeye calisan mahkeme, sadece yasalarin anayasaya uygunlugunu denetlemekle kalmiyor; gerektiginde anayasa maddelerinin yorumunu da degistirip bazi degisikliklere engel oluyor. yani siz hukumet olarak, ne kadar toplumun ihtiyaclarina cevap verecek duzenlemeler yaptiginizi iddia ederseniz edin, yaptiklariniz mevcut uyelerin cogunlugunun siyasi gorusune ters dusuyorsa, mahkeme size bir sekilde engel oluyor.
bunun faydasi, toplum duzeninin dayandigi temel ilkelerin zor ve yavas degismesi ve bunlara cok aykiri islerin yapilamamasinin saglanmasi. anayasa mahkemesinin siyasi yapisinin degismesi, ancak bosalan koltuklara, farkli ideolojileri olan cumhurbaskanlarinin, kendilerine yakin insanlari atamalariyla mumkun. tabii, boyle bir donusum saglanirsa da, geri donus, donusumun kendisi kadar zor. ote yandan, toplumdaki kimi ihtiyaclar ve degisim talepleriyle, anayasa mahkemesinin korumaya calistigi siyasi duzen arasindaki celiskilerin yol actigi konjonkturel gerilim ise, istikrari korumanin bir maliyeti.
ben olaya bu acidan baktigimda, anayasa mahkemesinin aldigi karari garipsemiyorum. mahkeme, daha onceden programlandigi sekilde, islevini yerine getiriyor. bundan sonra ise, ozellikle cumhurbaskaninin halk tarafindan secilmeye baslanmasiyla, anayasa mahkemesinin yapisinda ve isleyisinde degisiklikler gorecegimizi saniyorum. o zaman, hem uyeler secildikleri donemin siyasi egilimlerini daha cok yansitacaklar, hem de asagidan gelen siyasi isteklere karsi daha esnek olacaklardir, diye tahmin ediyorum. bunu begenip begenmemek ise, baglilik ve esneklik uzerindeki tercihlerinize gore, size kalmis.
ona gecmeden once, bir parantez acip, iktisadi soruyu kisaca ozetleyeyim. iktisadi acidan bagliligin da, esnekligin de kendine gore artilari ve eksileri var. ornegin, para politikasinda, enflasyon hedeflemesinin nasil bir kurala bagli olmasi gerektigi, bu baglamda incelenebilir. enflasyon hedefi, inandirici olmak sartiyla, insanlarin beklentilerini etkileyerek enflasyonu dusuk tutmaya yarar. ama, fazla kati bir kural, mesela, cok gerektiginde merkez bankasinin ekonomideki dalgalanmalara mudahalesini zorlastirir. benzer bir durum sosyal guvenlik sisteminde de var. bu alanda zorunlu tasarruflari savunanlar, insanlarin gencliklerinde aska gelip hovardalik yapmaya egilimli olduklarini, ama sonradan buna pisman olacaklarini iddia ederler. bunlara gore, devletin insanlari bir miktar tasarrufa zorlamasi faydalidir. ancak bunun da, gercekten paraya ihtiyaclari oldugunda, insanlarin tasarruflarini ozgurce kullanamamalarina sebep olmasi gibi bir eksisi var tabii. ornekler cogaltilabilir. bunlar ve benzeri ornekler ile, bu soruya iktisatcilarin verdikleri cevaplari, belki baska zaman yazarim. simdi, parantezi kapayip gundeme donelim.
bugun anayasa mahkemesi, kadinlarin turbanla universiteye girmelerine olanak saglayan duzenlemeleri iptal etmis. bir kesimde buna karsi infial var. ornegin, dikkatimi ceken, sabah'taki yazisinda ergun babahan, anayasa mahkemesinin anayasa yaptigini soylemis. babahan, anayasa mahkemesini tepeden inmeci bir tavirla, toplumun bir ihtiyacini karsilamasina engel olmakla ve toplumu sekillendirmeye calismakla sucluyor.
bense duruma soyle bakiyorum. anayasa mahkemesi, adina mahkeme diyoruz ama, aslinda siyasi bir organ. temel islevi, konjonkturel siyasi dalgalanmalarin, rejimde buyuk ve ani degisikler yaratmasini engelleyip istikrar saglamak. zamaninda cumhurbaskanlari, kendi siyasi gorusleri dogrultusunda oraya adam atamislar; atananlarin siyasi goruslerinin bileskesi de mahkemenin siyasi durusunu belirlemis. bugun, bu siyasi durusa ters hareketleri engellemeye calisan mahkeme, sadece yasalarin anayasaya uygunlugunu denetlemekle kalmiyor; gerektiginde anayasa maddelerinin yorumunu da degistirip bazi degisikliklere engel oluyor. yani siz hukumet olarak, ne kadar toplumun ihtiyaclarina cevap verecek duzenlemeler yaptiginizi iddia ederseniz edin, yaptiklariniz mevcut uyelerin cogunlugunun siyasi gorusune ters dusuyorsa, mahkeme size bir sekilde engel oluyor.
bunun faydasi, toplum duzeninin dayandigi temel ilkelerin zor ve yavas degismesi ve bunlara cok aykiri islerin yapilamamasinin saglanmasi. anayasa mahkemesinin siyasi yapisinin degismesi, ancak bosalan koltuklara, farkli ideolojileri olan cumhurbaskanlarinin, kendilerine yakin insanlari atamalariyla mumkun. tabii, boyle bir donusum saglanirsa da, geri donus, donusumun kendisi kadar zor. ote yandan, toplumdaki kimi ihtiyaclar ve degisim talepleriyle, anayasa mahkemesinin korumaya calistigi siyasi duzen arasindaki celiskilerin yol actigi konjonkturel gerilim ise, istikrari korumanin bir maliyeti.
ben olaya bu acidan baktigimda, anayasa mahkemesinin aldigi karari garipsemiyorum. mahkeme, daha onceden programlandigi sekilde, islevini yerine getiriyor. bundan sonra ise, ozellikle cumhurbaskaninin halk tarafindan secilmeye baslanmasiyla, anayasa mahkemesinin yapisinda ve isleyisinde degisiklikler gorecegimizi saniyorum. o zaman, hem uyeler secildikleri donemin siyasi egilimlerini daha cok yansitacaklar, hem de asagidan gelen siyasi isteklere karsi daha esnek olacaklardir, diye tahmin ediyorum. bunu begenip begenmemek ise, baglilik ve esneklik uzerindeki tercihlerinize gore, size kalmis.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)