29 Ekim 2011 Cumartesi

Yahudi İktisat Tarihi ve Meslek Seçimi

yahudiler tarihsel olarak daha çok, ticaret, finans, zanaat, bilim gibi alanlarda faaliyet gösteren bir millet. yahudi denince aklımıza sarraf, tüccar, banker geliyor; ama çiftçi, işçi, asker falan gelmiyor. peki yahudilerin belli mesleklerde yoğunlaşmalarının, onlarla özdeşleşmelerinin sebebi ne? bu postada, bu soruya bir cevap ortaya koymaya çalışan bir makaleden bahsedeceğim. maristella botticini ve zvi eckstein tarafından yazılan makalenin başlığı "jewish occupational selection: education, restrictions, or minorities?". 2005'te journal of economic history'de yayınlanmış. (bu da linki.)

makale öncelikle, bugüne kadar bu soruya cevap olarak ortaya konmuş tezlerin yetersiz olduğunu söylüyor. zira bu tezler, yahudilerin köy yaşamından kent yaşamına geçip topraktan kopmaya başladıkları dönemlerdeki gerçeklerle tutarlı değil. bunlardan en çok kabul göreni, yahudilerin azınlık durumunda oldukları toplumlarda çeşitli kısıtlama ve yasaklara maruz kaldıkları; bu yüzden, toprak satın alıp tarım yapamadıkları tezi. ortaya atılan bir diğer tez ise, azınlık olarak kültürel benliklerini korumaya çalışan yahudilerin; daha yakın olup aralarındaki bağları güçlü tutmak için, şehirlerde bir arada yaşayıp birkaç meslekte toplandıkları yönünde. oysa, yahudiler de sekizinci ve dokuzuncu yüzyıllara kadar, diğer toplumlar gibi büyük ölçüde tarımla uğraşan bir toplum. değişim bu dönemde, bugünkü ortadoğu'da başlıyor. bu aynı zamanda, islam devletinin fetihlerle genişlediği, yahudilerin yaşadığı bölgeleri topraklarına kattığı dönem. abbasi hanedanının hüküm sürdüğü bu dönemde yahudiler, herhangi bir mesleki zorlama, yasak ya da kısıtlamayla karşılaşmıyorlar. dolayısıyla, meslek değişiminin sebebi, birinci tezdeki gibi, devletin zorlaması olamaz. ikinci tez ise, o tarihe kadar tarımsal bir yapı etrafında birleşmiş yahudilerin yavaş yavaş bundan kopup şehirlerde ayrı bir toplumsal yapı kurmalarını açıklamakta yetersiz. (elbette, makale bu tezlerin tamamen yanlış olduğunu söylemiyor. daha sonraki yüzyıllarda, avrupa'da gerçekten yahudilere yönelik baskı ve kısıtlamalar var. bunların da o dönemlerde önemli etkisi olmuş olmalı.)

peki botticini ve eckstein'ın tezi ne? bu iki yazara göre, değişimi başlatan gelişme, abbasi devletinin altın çağlarını yaşadığı söz konusu dönemde büyüyüp gelişen şehirlerde, ticaret ve zanaatle ilgili mesleklere talebin artması. bunlar, okuma-yazma, sayı sayma, hesap yapma gibi temel bilgi ve becerileri gerektiren meslekler. o dönemde, yahudilerin temel egitim düzeyleri de, diğer tarım toplumlarının üzerinde. bu da yahudilere bu yeni iş fırsatlarından yararlanmada, diğer toplumlara göre avantaj sağlıyor. getirisi artmış olan bu mesleklere yönelen yahudiler, sonuçta tarımı bırakıp şehirlere göç ediyorlar. böylece, tam da klasik iktisat teorisinin tahmin edeceği gibi, mukayeseli üstünlüklerinin olduğu mesleklerde uzmanlaşmaya başlıyorlar. (daha sonraları, ticari faaliyetleri ve ilişkileri dünyaya yayılmalarını da kolaylaştırıyor.)

peki o ana kadar tarımla uğraşan yahudilerin eğitim düzeylerinin diğer tarım toplumlarından daha yüksek olması nasıl açıklanıyor? mesela yahudi gençler, kendilerine bir şey öğretmeye çalışanlara, bunlar gerçek hayatta tarlada çapa yaparken bizim ne işimize yarayacak diye sormamışlar mı? herhalde soramamışlar. çünkü bu onlara dini bir zorunluluk olarak dayatılmış. makalede m.ö. 2. yüzyıldan itibaren yahudi toplumunda yaşanan dini ve toplumsal gelişmeler ve akabinde eğitim seviyesinin yükselmesi, deliller sunularak ayrıntılı biçimde anlatılmış. bunları merak edenleri makaleye yönlendireceğim.

peki tüm bunlardan biz ne sonuç çıkartabiliriz? birincisi, mukayeseli üstünlükler doğrultusunda uzmanlaşmanın bir topluma önemli katkı sağladığını söyleyebiliriz. ikincisi, genel eğitim düzeyinin mukayeseli üstünlükleri belirleyen etmenlerden biri olduğunu görebiliriz. ayrıca, daha yüksek eğitim düzeyi gerektiren ve daha güçlü ekonomik bağlar oluşturan alanlarda uzmanlaşmanın, uzun dönemli ve kalıcı faydalarının olduğuna da dikkat etmek lazım.

yalnız gözden kaçırmamamız gereken bir gerçek daha var. o da yirminci yüzyılda israil devleti kurulana kadar, yahudilerin yüzyıllar boyunca başka milletlerin egemen olduğu ülkelerde azınlık konumunda yaşamaları. bu her ne kadar onlar için siyasi açıdan kötü bir durum da olsa, ekonomik açıdan uzmanlaşmalarına yardımcı olduğu için avantajlı şey. bu açıdan bakınca, yahudileri bir ülkede toplamak için israil gibi bir devlet kurmaları, siyasi bir amaç uğruna ekonomik çıkarlardan feragat etmeleri anlamına geliyor. bir ülke uluslararası ticaret yoluyla da uzmanlaşmadan faydalanabilir; lakin ülkelerarası ticareti mümkün olmayan mal ve hizmetler var olduğundan, bütünüyle uzmanlaşamaz. en basitinden, günümüzde kadın-erkek bütün israilli gençler, uzunca bir süre askerlik yapmak zorundalar. bunun daha çiftçisi var, vasıfsız işçisi var, çöpçüsü var, garsonu var. bir ülkenin bunların hepsine ihtiyacı var. bu da uzmanlaşmayı sınırlayacak bir faktör.

Hiç yorum yok: