gıda fiyatlarının genel enflasyonun üzerinde artması, yani gıdanın diğer şeylere göre nispeten pahalılaşması türkiye'nin önemli sorunlarından biri. vatandaşın tüketim sepetinde gıdanın payı yüksek (tuik enflasyonda %25 ağırlık veriyor), alt gelir gruplarında daha da yüksek. son zamanlarda da kırmızı et fiyatları almış yürümüş. businessht internet sitesinde bununla ilgili bir haber vardı. twitter'da da paylaştım ama, çok cevherler olduğu için şurada da iki satır yazmadan edemedim.
haberden ne öğreniyoruz? bir defa, talep artıyormuş ama arz artamıyormuş. anladığım, oldukça inelastik (esneksiz) bir arz eğrisi var. talep artınca, dengeleyecek ithalat da olmadığı için fiyat uçuyor. bunun bir anlamı, arz tarafında birileri (üretici, aracı, satıcı ya da hepsi) ciddi kar ediyor.
talep tarafında ise, dengede arz talebe eşit olacağı için, sadece oluşan yeni yüksek fiyatı ödeyen insanlar eti alabiliyor. kim bu insanlar? habere göre turistler bunlardan bir grup. yani ithal etmediğimiz gibi, bir anlamda et ihraç ediyoruz. ingilizin bizim etimizi antalya'da ya da londra'da yemesinin bir farkı yok çünkü. iki durumda da vatandaşımızın bazısı bu yüzden et alamıyor. ayrıca yaklaşan kurban bayramının da etkisi var deniyor. yani et alan (ya da alacak) diğer bir grup, kurban kesecek olanlar. bunlar da toplumun nispeten varlıklı kesimi. diğerleri onların keseceği kurbanı bekleyecek.
bu arada, fakirdir çoğu, et alamaz diye burada bahsedilmemiş olabilir; gelen suriyelilerin de gıda fiyatlarına etkisi vardır muhakkak. zira sayıları az değil; 2 milyon olsa türkiye nüfusuna oranla yaklaşık yüzde 2.5 yapar. bu kadar insan birkaç sene içinde geldiğine göre, gıda arzı esnek de değilse (ki öyle görünüyor), gıda fiyatlarına bir hayli etki yapmıştır. merkez bankasının yakından ilgileneceği bir konu aslında ama, bu konuda bir çalışma görmedim. konunun hassasiyeti sebebiyle olabilir.
ilginçtir, et fiyatları neden artıyor, ne yapılmalı diye fikri sorulanlar sektör temsilcileri. onlar da tabii ithalat serbest bırakılsın dememişler. ya ne demişler? girdi maliyetlerinin (yem, mazot falan) ucuzlamasını istemişler. yükselen fiyatlar, artan karlar daha çok üretmeyi teşvik etmiyor, üstüne girdi maliyetleri de aşağı çekilecek. kim çekecek? tabii ki devlet. nasıl? başka kaynak olmadığına göre vatandaşın vergisiyle. oldu! kaldı ki mazotun fiyatıysa dert, son bir senede petrol fiyatlarıyla beraber o da düştü; pek bir faydası olmamış. hiç devlet desteğinin dara maliyetine (deadweight loss) falan girmiyorum bile.
bir de büyükbaş değil, küçükbaş üretmemiz lazım diye görüşler var haberde. normalde piyasa ekonomisinde neyin ne kadar üretileceği, fiyat mekanizması sayesinde piyasa koşullarında belirlenir. fiyat mekanizması işliyorsa (ki parasını vermeye hazır olduğu halde istediği eti alamayan insanlar olduğunu sanmıyorum) bunlar çok sağlam argümanlar gibi gelmedi bana. yok bilmediğimiz bir sebep (devlet politikası, eksik rekabet vs.) nispi fiyatları bozup üretimi verimsiz bir tarafa yönlendiriyorsa, bunun da çözümü o sebebi ortadan kaldırmak olur.
belkı en önemli nokta, ithalat çözüm değil denmiş. niye değil? bir defa vatandaşa ucuz gıda sağlar, refahını artırır. ikincisi, içerde rekabeti artırır; üreticiyi daha verimli olmaya zorlar. üçüncüsü, gıda fiyatlarına istikrar sağlar. böylece merkez bankasına daha az maliyetle (büyümeden daha az feragat ederek) enflasyonu düşürme imkanı verir. bir de, türkiye işgücü piyasası koşullarında gıda fiyatlarının ücretler üzerinden reel işgücü maliyetlerine ne derece etkisi vardır bilmiyorum ama, ekonomi genelinde işverenlere dahi faydası olabilir. sonuç olarak, çözüm olmayan bir şey varsa, bugüne kadar uygulanan korumacılık gibi duruyor.
özetle, serbest piyasa, rekabet, açık ekonomi diyorum. o noktaya da geleceğiz er ya da geç. zira bunlardan faydalanacak kesim geri kalandan çok daha büyük.
haberden ne öğreniyoruz? bir defa, talep artıyormuş ama arz artamıyormuş. anladığım, oldukça inelastik (esneksiz) bir arz eğrisi var. talep artınca, dengeleyecek ithalat da olmadığı için fiyat uçuyor. bunun bir anlamı, arz tarafında birileri (üretici, aracı, satıcı ya da hepsi) ciddi kar ediyor.
talep tarafında ise, dengede arz talebe eşit olacağı için, sadece oluşan yeni yüksek fiyatı ödeyen insanlar eti alabiliyor. kim bu insanlar? habere göre turistler bunlardan bir grup. yani ithal etmediğimiz gibi, bir anlamda et ihraç ediyoruz. ingilizin bizim etimizi antalya'da ya da londra'da yemesinin bir farkı yok çünkü. iki durumda da vatandaşımızın bazısı bu yüzden et alamıyor. ayrıca yaklaşan kurban bayramının da etkisi var deniyor. yani et alan (ya da alacak) diğer bir grup, kurban kesecek olanlar. bunlar da toplumun nispeten varlıklı kesimi. diğerleri onların keseceği kurbanı bekleyecek.
bu arada, fakirdir çoğu, et alamaz diye burada bahsedilmemiş olabilir; gelen suriyelilerin de gıda fiyatlarına etkisi vardır muhakkak. zira sayıları az değil; 2 milyon olsa türkiye nüfusuna oranla yaklaşık yüzde 2.5 yapar. bu kadar insan birkaç sene içinde geldiğine göre, gıda arzı esnek de değilse (ki öyle görünüyor), gıda fiyatlarına bir hayli etki yapmıştır. merkez bankasının yakından ilgileneceği bir konu aslında ama, bu konuda bir çalışma görmedim. konunun hassasiyeti sebebiyle olabilir.
ilginçtir, et fiyatları neden artıyor, ne yapılmalı diye fikri sorulanlar sektör temsilcileri. onlar da tabii ithalat serbest bırakılsın dememişler. ya ne demişler? girdi maliyetlerinin (yem, mazot falan) ucuzlamasını istemişler. yükselen fiyatlar, artan karlar daha çok üretmeyi teşvik etmiyor, üstüne girdi maliyetleri de aşağı çekilecek. kim çekecek? tabii ki devlet. nasıl? başka kaynak olmadığına göre vatandaşın vergisiyle. oldu! kaldı ki mazotun fiyatıysa dert, son bir senede petrol fiyatlarıyla beraber o da düştü; pek bir faydası olmamış. hiç devlet desteğinin dara maliyetine (deadweight loss) falan girmiyorum bile.
bir de büyükbaş değil, küçükbaş üretmemiz lazım diye görüşler var haberde. normalde piyasa ekonomisinde neyin ne kadar üretileceği, fiyat mekanizması sayesinde piyasa koşullarında belirlenir. fiyat mekanizması işliyorsa (ki parasını vermeye hazır olduğu halde istediği eti alamayan insanlar olduğunu sanmıyorum) bunlar çok sağlam argümanlar gibi gelmedi bana. yok bilmediğimiz bir sebep (devlet politikası, eksik rekabet vs.) nispi fiyatları bozup üretimi verimsiz bir tarafa yönlendiriyorsa, bunun da çözümü o sebebi ortadan kaldırmak olur.
belkı en önemli nokta, ithalat çözüm değil denmiş. niye değil? bir defa vatandaşa ucuz gıda sağlar, refahını artırır. ikincisi, içerde rekabeti artırır; üreticiyi daha verimli olmaya zorlar. üçüncüsü, gıda fiyatlarına istikrar sağlar. böylece merkez bankasına daha az maliyetle (büyümeden daha az feragat ederek) enflasyonu düşürme imkanı verir. bir de, türkiye işgücü piyasası koşullarında gıda fiyatlarının ücretler üzerinden reel işgücü maliyetlerine ne derece etkisi vardır bilmiyorum ama, ekonomi genelinde işverenlere dahi faydası olabilir. sonuç olarak, çözüm olmayan bir şey varsa, bugüne kadar uygulanan korumacılık gibi duruyor.
özetle, serbest piyasa, rekabet, açık ekonomi diyorum. o noktaya da geleceğiz er ya da geç. zira bunlardan faydalanacak kesim geri kalandan çok daha büyük.
1 yorum:
Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesi ile gıda fiyatlarındaki oynaklığın azaltılarak enflasyon düşüşüne etki etmesi planlanıyor. Umarım faydalı olur.
http://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/tcmb+tr/tcmb+tr/main+menu/duyurular/basin/2016/duy2016-68
Yorum Gönder