son zamanlarda haberlere baktığımda, iktisat okuyanlar için türkiye'de yaşamanın büyük şans olduğu hissine kapılıyorum. gün geçmiyor ki iktisat kitaplarında okuduğumuz temel konular hayatımıza doğrudan etki etmesin. enflasyonun zararları, korumacılığın etkileri, asgari ücret zamlarının sonuçları gibi şeyler gözümüzün önünde duruyor. mesela ben asgari ücret zamlarının tüketici fiyatlarına, ekonomik büyümeye, gelir dağılımına, yoksulluğa, işgücü piyasasına, kayıt dışı ekonomiye, para ve maliye politikalarına nasıl etkileri olacak çok merak ediyorum. asgari ücretlerin artırılması şu an dünyada gündemde olan, hakkında lehte ve aleyhte çok konuşulan bir mevzu. ülkemizin deneyimi bu konuda bilgimizi genişletecek. ama bugünkü yazımın konusu asgari ücret değil; farklı bir şeye getirilen başka bir fiyat kontrolü: et fiyatlarındaki tavan fiyat uygulaması.
bugünkü haberlerden öğrendiğimize göre (mesela bu), tarım bakanlığı üreticilerle de anlaşıp ette tavan fiyat uygulamaya başlamış. bakanlık daha düşük fiyatlı ürünler olan kıyma ve kuşbaşı etin fiyatını belli bir seviyede sınırlamış. diğer ürünler içinse sınırlama yok.
buradaki asıl sorun şu. et gibi gıda ürünlerinde nüfus artışı, dışardan göç, turizm gibi nedenlerle talep hızlı artıyor; ithalata karşı ağır korumacılık, yetersiz verimlilik artışı ve üstüne üstlük ihracat sebebiyle arz yeterince hızlı artamıyor. bu sebepten senelerdir gıda ürünlerinin fiyatları tüketici fiyatları ortalamasından hızlı yükseliyor. başka bir deyişle, gıda nispeten pahalılaşıyor. tavan fiyat politikası, bu sorunların hiçbirine çözüm getirmiyor. zaten çok süper bir çözüm olsa uygulamak için bugüne kadar beklenmezdi; uygulama etle de kalmazdı.
peki ne yapıyor tavan fiyat? öncelikle standart arz ve talep eğrilerini düşünelim. bir defa biliyoruz ki, tavan fiyat piyasanın dengesinden yüksekte belirlenmişse onun bir etkisi olamaz. politikanın etkili olduğu, yani fiyatın tavana dayandığı noktadan itibaren talep arzı aşar; kıtlık ortaya çıkmaya başlar. yani ürünün fiyatının tavanı geçemeyecek olması, sizin markete gidince o ürünü bulacağınız anlamına gelmez. o durumda markete sabah erken giden ya da kasapla arası iyi olup önceden ayırtan eti alırlar. geri kalanlarsa, ceplerinde para varsa tavan fiyatın geçerli olmadığı yüksek fiyatlı ürünleri alır; yoksa et alamaz. bir diğer ihtimal de, fiyatı değişmeyen ürünün niteliği değişebilir. mesela kasapta yağlı kıymalar bollaşırken, az yağlı kıymalar azalabilir.
ayrıca uygulamanın et ürünlerinin tümü üzerinde karmaşık etkilerinin olması da muhtemel. örneğin, maliyetleri yükselten ve ucuz etteki kar marjını düşüren olumsuz bir arz yönlü şok geldiğinde, tavan fiyat sebebiyle bunu fiyatlara yansıtamayan satıcıların, maliyetleri diğer ürünlerin fiyatlarına yansıttığını görebiliriz. bu da söz konusu fiyatların daha sert yükselmesine yol açar. bu durumda yükselen fiyattan satılan et miktarı azalırken, muhtemeldir ki ucuz etteki arz da düşecek ve yukarıda anlattığım üzere talebi karşılayamayacaktır.
özetle, tavan fiyat dar gelirlilerin eti ucuza almasını sağlayabilir; ancak eti bollaştırmasını değil, kıtlaştırmasını bekleriz. oysa dış ticaretteki korumacılığı kademeli olarak kaldırmak ve üreticiyi verimliliğini artırmaya teşvik etmek, eti hem ucuzlatıp hem bollaştırabilirdi.
peki ya piyasada eksik rekabet varsa bir şey değişir mi? süpermarket zincirlerinin oligopolistik bir piyasada faaliyet gösterdiğini düşünürsek, tavan fiyatın fahiş fiyatları dengelemekte faydalı olabileceğini düşünebiliriz. ancak bu konuda dikkat edilmesi gereken birkaç şey var. birincisi, fiyatların rekabetçi seviyeden yüksek olması bir şey, sürekli enflasyonun üzerinde artış kaydetmesi başka bir şey. eksik rekabet ilk söylediğimi açıklar ama (rekabet koşulları mütemadiyen bozulmuyorsa) ikincisini açıklamaz. dolayısıyla, türkiye'de gördüğümüz süreklilik arz eden yüksek gıda enflasyonu, başta belirttiğim arz ve talebi belirleyen sebeplere bağlı olmalı. ikincisi, eksik rekabet ciddi bir sorun olabilir; ama bu durumda rekabeti tesis edici düzenlemeler yapmak gerekir. bir süpermarkette satılan binlerce ürünün fiyatını tek tek belirleyemeyeceğimizden, fiyat kontrolleri çare olmaz.
bugünkü haberlerden öğrendiğimize göre (mesela bu), tarım bakanlığı üreticilerle de anlaşıp ette tavan fiyat uygulamaya başlamış. bakanlık daha düşük fiyatlı ürünler olan kıyma ve kuşbaşı etin fiyatını belli bir seviyede sınırlamış. diğer ürünler içinse sınırlama yok.
buradaki asıl sorun şu. et gibi gıda ürünlerinde nüfus artışı, dışardan göç, turizm gibi nedenlerle talep hızlı artıyor; ithalata karşı ağır korumacılık, yetersiz verimlilik artışı ve üstüne üstlük ihracat sebebiyle arz yeterince hızlı artamıyor. bu sebepten senelerdir gıda ürünlerinin fiyatları tüketici fiyatları ortalamasından hızlı yükseliyor. başka bir deyişle, gıda nispeten pahalılaşıyor. tavan fiyat politikası, bu sorunların hiçbirine çözüm getirmiyor. zaten çok süper bir çözüm olsa uygulamak için bugüne kadar beklenmezdi; uygulama etle de kalmazdı.
peki ne yapıyor tavan fiyat? öncelikle standart arz ve talep eğrilerini düşünelim. bir defa biliyoruz ki, tavan fiyat piyasanın dengesinden yüksekte belirlenmişse onun bir etkisi olamaz. politikanın etkili olduğu, yani fiyatın tavana dayandığı noktadan itibaren talep arzı aşar; kıtlık ortaya çıkmaya başlar. yani ürünün fiyatının tavanı geçemeyecek olması, sizin markete gidince o ürünü bulacağınız anlamına gelmez. o durumda markete sabah erken giden ya da kasapla arası iyi olup önceden ayırtan eti alırlar. geri kalanlarsa, ceplerinde para varsa tavan fiyatın geçerli olmadığı yüksek fiyatlı ürünleri alır; yoksa et alamaz. bir diğer ihtimal de, fiyatı değişmeyen ürünün niteliği değişebilir. mesela kasapta yağlı kıymalar bollaşırken, az yağlı kıymalar azalabilir.
ayrıca uygulamanın et ürünlerinin tümü üzerinde karmaşık etkilerinin olması da muhtemel. örneğin, maliyetleri yükselten ve ucuz etteki kar marjını düşüren olumsuz bir arz yönlü şok geldiğinde, tavan fiyat sebebiyle bunu fiyatlara yansıtamayan satıcıların, maliyetleri diğer ürünlerin fiyatlarına yansıttığını görebiliriz. bu da söz konusu fiyatların daha sert yükselmesine yol açar. bu durumda yükselen fiyattan satılan et miktarı azalırken, muhtemeldir ki ucuz etteki arz da düşecek ve yukarıda anlattığım üzere talebi karşılayamayacaktır.
özetle, tavan fiyat dar gelirlilerin eti ucuza almasını sağlayabilir; ancak eti bollaştırmasını değil, kıtlaştırmasını bekleriz. oysa dış ticaretteki korumacılığı kademeli olarak kaldırmak ve üreticiyi verimliliğini artırmaya teşvik etmek, eti hem ucuzlatıp hem bollaştırabilirdi.
peki ya piyasada eksik rekabet varsa bir şey değişir mi? süpermarket zincirlerinin oligopolistik bir piyasada faaliyet gösterdiğini düşünürsek, tavan fiyatın fahiş fiyatları dengelemekte faydalı olabileceğini düşünebiliriz. ancak bu konuda dikkat edilmesi gereken birkaç şey var. birincisi, fiyatların rekabetçi seviyeden yüksek olması bir şey, sürekli enflasyonun üzerinde artış kaydetmesi başka bir şey. eksik rekabet ilk söylediğimi açıklar ama (rekabet koşulları mütemadiyen bozulmuyorsa) ikincisini açıklamaz. dolayısıyla, türkiye'de gördüğümüz süreklilik arz eden yüksek gıda enflasyonu, başta belirttiğim arz ve talebi belirleyen sebeplere bağlı olmalı. ikincisi, eksik rekabet ciddi bir sorun olabilir; ama bu durumda rekabeti tesis edici düzenlemeler yapmak gerekir. bir süpermarkette satılan binlerce ürünün fiyatını tek tek belirleyemeyeceğimizden, fiyat kontrolleri çare olmaz.