Konusu iktisatla ilgili ya da kenarından köşesinden iktisadi meselelere bulaşmış çok film var. Ancak bir şeyler öğreten; iktisadi kavramları, gelişmeleri, tarihsel olayları daha iyi anlamamızı sağlayan; üstelik keyifle izlenen yapım az. Hafızamı yokladım ve izlediklerimden dikkate değer bulduğum birkaç filmi iktisat meraklılarına tanıtmak istedim.
Hakkında daha önce (şurada) yazdığım Devrim Arabaları, bilhassa iktisat öğrencilerine izlemelerini şiddetle tavsiye edeceğim bir eser. 60'lı yıllarda Türkiye'de yerli otomobil üretmek amacıyla başlatılan bir projeye dair gerçek bir olay kurgulanmış. Yalnız uyarayım, mühendislerin kahraman olduğu bu filmde iktisatçılar kötü adam. Yine de eleştirel gözle izlenip iktisatçılarla empati kurulduğunda kalkınma, sanayi politikaları ve korumacılık gibi konularda düşünmemizi sağlıyor; Türkiye'deki sanayileşmenin başlangıcını anlamamıza yardımcı oluyor. Üretim olanakları sınırı (production possibilities frontier), fırsat maliyeti (opportunity cost), fayda maliyet analizi (cost-benefit analysis) kavramlarına dikkat.
Finans ve özellikle de küresel finans krizi üzerine yapılmış en iyi film The Big Short (Büyük Açık). Tarihin en büyük piyasa başarısızlıklarından birini ilk fark eden ve finans piyasalarındaki fiyatların ekonomik gerçekleri yansıtmadığını gören üç-beş alsatçının (trader) buna göre pozisyon almalarını ve paranın gözüne vurmalarını anlatıyor. Böyle özetleyince çok sıkıcı durduğunun farkındayım. Konuya ilgi duymayanlar için ne heyecanlanacak, ne feyz alacak pek bir olay yok. Ama finansa biraz ilgili duyanlar, krize yol açan piyasa başarısızlıklarının nasıl oluştuğunu, yasal düzenlemelerin nasıl yetersiz kaldığını film sayesinde daha iyi anlayabilirler. Filmde ünlü bazı şahısların hikayeyi bölüp karmaşık finansal meseleleri kendi meşreplerince izleyiciye açıkladıkları, sıradışı bir teknik kullanılmış. Bu şahıslardan biri de meşhur davranışsal iktisatçı Richard Thaler.
İşgücü piyasası ve işçi hakları, ekonomik buhran gibi toplumsal yönü ağır basan konularda, aklıma ilk olarak John Ford'un yönettiği ve roman uyarlaması olan iki klasik film geliyor: How Green Was My Valley, The Grapes of Wrath. Türkçeleriyle, Vadim O Kadar Yeşildi Ki ve Gazap Üzümleri. İlki 19. yüzyılda Galler'deki kömür madencilerinin yaşamını, ikincisi ABD'de Büyük Buhran sırasında çiftliğini kaybetmiş ve iş bulmak için batıya göç eden insanları anlatıyor.
Bizde de özellikle 70'li yıllarda toplumcu filmler yapılırdı. İçlerinde Levent Kırva ve Ayşegül Atik'in başrollerinde oynadığı ve ekonomik dönüşümle beraber gerçekleşen köyden kente göçü konu edinen Taşı Toprağı Altın Şehir aklımda yer etmiştir. Çok küçükken televizyonda izlediğim bu filmde, kabzımalların ıspanakları denize dökmekten menfaat sağlamaları o vakitler çok garibime gitmişti. Sebebini yıllar sonra talebin fiyat esnekliğini öğrenince anladım.
Hafif bir şey olsun içimizi karartmasın, içinde biraz aşk-meşk de bulunsun diyorsanız, dış kaynak kullanımı (outsourcing) temalı, orijinal ismiyle müsemma romantik komedi Outsourced var. Türkçe ismi Yeni Bir Aşk gibi alakasız bir şey. Burada teknolojik gelişimin, mal ve hizmetlerin serbest dolaşımının ne getirdiğini, kimden ne götürdüğünü görüyoruz.
Hakkında daha önce (şurada) yazdığım Devrim Arabaları, bilhassa iktisat öğrencilerine izlemelerini şiddetle tavsiye edeceğim bir eser. 60'lı yıllarda Türkiye'de yerli otomobil üretmek amacıyla başlatılan bir projeye dair gerçek bir olay kurgulanmış. Yalnız uyarayım, mühendislerin kahraman olduğu bu filmde iktisatçılar kötü adam. Yine de eleştirel gözle izlenip iktisatçılarla empati kurulduğunda kalkınma, sanayi politikaları ve korumacılık gibi konularda düşünmemizi sağlıyor; Türkiye'deki sanayileşmenin başlangıcını anlamamıza yardımcı oluyor. Üretim olanakları sınırı (production possibilities frontier), fırsat maliyeti (opportunity cost), fayda maliyet analizi (cost-benefit analysis) kavramlarına dikkat.
Finans ve özellikle de küresel finans krizi üzerine yapılmış en iyi film The Big Short (Büyük Açık). Tarihin en büyük piyasa başarısızlıklarından birini ilk fark eden ve finans piyasalarındaki fiyatların ekonomik gerçekleri yansıtmadığını gören üç-beş alsatçının (trader) buna göre pozisyon almalarını ve paranın gözüne vurmalarını anlatıyor. Böyle özetleyince çok sıkıcı durduğunun farkındayım. Konuya ilgi duymayanlar için ne heyecanlanacak, ne feyz alacak pek bir olay yok. Ama finansa biraz ilgili duyanlar, krize yol açan piyasa başarısızlıklarının nasıl oluştuğunu, yasal düzenlemelerin nasıl yetersiz kaldığını film sayesinde daha iyi anlayabilirler. Filmde ünlü bazı şahısların hikayeyi bölüp karmaşık finansal meseleleri kendi meşreplerince izleyiciye açıkladıkları, sıradışı bir teknik kullanılmış. Bu şahıslardan biri de meşhur davranışsal iktisatçı Richard Thaler.
İşgücü piyasası ve işçi hakları, ekonomik buhran gibi toplumsal yönü ağır basan konularda, aklıma ilk olarak John Ford'un yönettiği ve roman uyarlaması olan iki klasik film geliyor: How Green Was My Valley, The Grapes of Wrath. Türkçeleriyle, Vadim O Kadar Yeşildi Ki ve Gazap Üzümleri. İlki 19. yüzyılda Galler'deki kömür madencilerinin yaşamını, ikincisi ABD'de Büyük Buhran sırasında çiftliğini kaybetmiş ve iş bulmak için batıya göç eden insanları anlatıyor.
Bizde de özellikle 70'li yıllarda toplumcu filmler yapılırdı. İçlerinde Levent Kırva ve Ayşegül Atik'in başrollerinde oynadığı ve ekonomik dönüşümle beraber gerçekleşen köyden kente göçü konu edinen Taşı Toprağı Altın Şehir aklımda yer etmiştir. Çok küçükken televizyonda izlediğim bu filmde, kabzımalların ıspanakları denize dökmekten menfaat sağlamaları o vakitler çok garibime gitmişti. Sebebini yıllar sonra talebin fiyat esnekliğini öğrenince anladım.
Hafif bir şey olsun içimizi karartmasın, içinde biraz aşk-meşk de bulunsun diyorsanız, dış kaynak kullanımı (outsourcing) temalı, orijinal ismiyle müsemma romantik komedi Outsourced var. Türkçe ismi Yeni Bir Aşk gibi alakasız bir şey. Burada teknolojik gelişimin, mal ve hizmetlerin serbest dolaşımının ne getirdiğini, kimden ne götürdüğünü görüyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder