2 Temmuz 2017 Pazar

Finans sektöründen yaşam öyküleri

1970'lerden 2000'lere Türkiye ekonomisinin ve finans sektörünün gelişimini farklı açılardan yansıtan ve yer yer birbiriyle kesişen birkaç kitaptan kısaca bahsedeceğim. En yeni ve popüler olandan başlayalım.

***

Bir Dünya Kurmak. Gazeteci Rıdvan Akar'ın kaleme aldığı, işadamı Hüsnü Özyeğin'in hayat hikayesi. Ailesinin köklerinden başlayarak Özyeğin'in bütün yaşamını anlatıyor. Özyeğin Robert Kolej'ı bitirip yüksek tahsilini Amerika'da yapıyor. Dönüşte kolejden arkadaşı Mehmet Emin Karamehmet'in bankasına girip kısa sürede genel müdür oluyor. Uzun yıllar profesyonel yöneticilik yaptıktan sonra, tüm maddi birikimini ve oluşturduğu bağlantıları kullanıp 1987'de Finansbank'ı kuruyor. Tam da sermaye piyasalarının serbestleşip dışa açıldığı bu dönemde, fırsatları değerlendirip bankasını büyütüyor. Biraz beceri ve biraz da şansla  ekonomik krizleri atlatıyor. 2000'lerde yabancıların Türkiye'ye yatırım yapmak için yarıştığı bir dönemde bankayı iyi bir fiyata satıyor. Sonra da yeni projelere yelken açıyor.

Kitap adeta Özyeğin'in torunlarına dedelerini tanıtmak için yazılmış gibi. Ailesinin köklerinden başlayarak Hüsnü Özyeğin kimmiş, ne yapmış, detaylı şekilde ve övgüyle anlatılmış. Yaşanan zorluklara ve olumsuzluklara bile iyi tarafından bakılmış ve ortaya Özyeğin'in kahramanı olduğu bir başarı hikayesi çıkmış. Olayların içyüzüne veya arka plandaki toplumsal ve ekonomik gelişmelere dair kayda değer bir yorum, eleştiri, özeleştiri, itiraf, pişmanlık ise mevcut değil. Bu yönüyle pek suya sabuna dokunmayan bir eser.

***

Zoraki Bankacı ve Zoraki Bankacı Zorda. Metin Berk'in iki kitaplık özyaşam öyküsü. İlk kitap Berk'in ekonomi doktorasıyla Türkiye'ye döndükten sonra, akademisyen olacakken kaderin cilvesi bankacı olmasıyla başlıyor. 1996'da o dönem özelleştirilen Sümerbank'ta yönetici olana kadar işte ve özel hayatında karşılaştıklarını detaylarıyla anlatıyor. Kitabın en güzel tarafı yazarının politik davranmaması, ne biliyorsa ve düşünüyorsa yazması. Özellikle dönemin önemli şahıslarına ve olaylarına dokunanlar ilgimi çekti.

Daha kısa olan ikinci kitapta ise, devletin el koyduğu Sümerbank'taki görevi yüzünden başı belaya giren yazar derdini anlatmış. İlk bölümde Sümerbank yıllarını, ikincide 37 günlük gözaltı ve tutukluk dönemini, üçüncüde serbest kaldıktan sonraki hayatını yazmış. Sonuna mahkeme tutanaklarını eklemiş. İlk bölüm birinci kitabın uzantısı gibi, sonrası ise daha kişisel. 

***

Borsa Kralı. Nasrullah Ayan'ın özyaşam öyküsü. Ayan, tüccar bir aileye doğuyor ve çok genç yaşlardan itibaren iş hayatında yer alıyor. Önceleri mal ticareti yaparken, karaborsa döviz ticaretini keşfediyor; devletle ve büyük şirketlerle ilişkiler kuruyor; 80'lerin sonlarında borsaya el atıyor ama 90'larda el çekmek zorunda kalıyor. 

Nasrullah Ayan'ın inişli çıkışlı, roman gibi bir hayatı var ve o tadı vererek de yazmış. Kar fırsatlarını kovalayan, kuralların etrafından dolanan, gözü açık bir tüccar tipi çizmiş. Anlatırken arka plandaki ekonomik gelişmelere dair tespit ve değerlendirmelerini de paylaşmış. Kitapta 80 öncesi korumacı dönemdeki politikaların verimsizliğine tanıklık eden çok sayıda ibretlik anektot var. Daha sonra ekonomi serbestleşip kurumsal yapı şekillenirken görülen piyasa başarısızlıkları da dikkate değer. Öte yandan özellikle borsa anılarının bir kısmı tazeliğini yitirmiş. O açıdan kitabı yazmakta biraz gecikmiş gibi.

***

Açık Pozisyon. Yusuf Goz takma isimli yazar, 1990'lı yıllarda yatırım bankacılığı gelişirken banka hazineleri ve aracı kurumlarda tanık olduklarını anlatmış. O dönem sermaye hareketleri serbestleşmiş, dışarıdan para gelmekte, içeride finans piyasası büyümeye elverişli. Bankalar yüksek getiri fırsatlarını değerlendirmek için eğitimli, zeki, çalışkan ve hırslı gençleri ise alıp hızla organize oluyorlar. Yazar böyle bir dönemde ise başlıyor ve elverişli şartlarda hızla yükselip bir beyaz yakalıya göre iyi paralar kazanıyor.

Ele alınan aynı zamanda siyasi ve ekonomik istikrarsızlığın yüksek olduğu bir dönem. Artan bütçe açıkları ve kamu borçları, biriken yapısal sorunlar önce 1994, sonra 2000-2001 krizlerine sebep oldu. Özellikle 94 krizi etrafında ve sonrasında yaşananların bir banka hazinesinden nasıl göründüğü benim ilgimi çekti. Böyle makro meselelerin yanında, şirket ve sektör içi ilişkilere dair anılar da paylaşılmış. Okuyana göre bunlar da ilgi çekebilir.

Hiç yorum yok: