Enflasyon, sabit gelirliler başta olmak üzere vatandaşın refahıyla doğrudan ilişkili bir gösterge olduğundan her zaman tartışma konusudur. Bu tartışmaların bir kısmı enflasyon kavramını anlamamaktan ve hayat pahalılığıyla birbirine karıştırmaktan kaynaklanır. Örneğin geçmişte çok pahalılanmış bir malın fiyat artışının durması onun ucuzladığı anlamına gelmez. Aynı şekilde enflasyonun düşmesi, genel fiyat artışının yavaşladığını ifade ederken, tüketim malları genelinde ucuzlama olduğu anlamına gelmez. Ayrıca, alım gücü konususunda, fiyatlar kadar gelirlerin artışı da önemlidir. Alım gücümüzün artması için gelirimizin tükettiğimiz malların değerinden hızlı artması gerekir.
Bir diğer tartışma konusu da istatistikler üzerinedir. İstatistiklerin güvenilirliğine dair zaman zaman yükselen kuşkuları sağlam delillerle desteklenmedikçe dikkate almıyorum. Onun dışında, veriler güvenilir olduğunda dahi herkesi tatmin edemez. Resmi fiyat endeksleri ortalama vatandaşın tüketim kalıpları dikkate alınarak hazırlanır. Haliyle farklı coğrafi bölgelerde yaşayanların, toplumun farklı kesimlerinin, hatta geniş gruplar içindeki her bireyin, istek ve ihtiyaçları doğrultusunda dikkate aldığı fiyatlar farklı olacaktır. Alt gelir grubundaki insanlar için temel gıda ürünleri ve barınma gibi ihtiyaçlar önemliyken, üst gelir grupları için otomobil, elektronik eşya, tatil gibi kalemler önem kazanır. Ayrıca, mesela herkes yemek yer ama aynı şeyleri yemez; dolayısıyla ana endeks gıda gibi alt başlıklara ayrılsa bile, bu genel endeksler herkesin tüketim harcamalarındaki değişimle uyuşmaz.
O zaman ne yapacağız? Olabildiğince fazla veriye bakacağız, içlerinden amaca uygun olanlarını bulup analiz edeceğiz. Hatta gerekiyorsa ve mümkünse kendi verimizi toplayacağız. Örneğin, TÜİK sadece fiyat endeksleri yayınlamakla kalmıyor; ürün ve coğrafi bölge detaylarında fiyat verileri de paylaşıyor. Bundan bağımsız olarak İstanbul Ticaret Odası, Türk-İş gibi kurumlar belli kesimlere yönelik, yerel fiyat verileri açıklıyor. Bunlarla yetinmeyen birçok şirket eminim piyasada kendi araştırmasını yaptırıyordur. Hatta gelişen ve giderek daha fazla erişilebilir olan teknoloji sayesinde, araştırmacıların interneti kullanarak birçok fiyat verisi toplaması da mümkün.
Ben de bugün kendi söküğümü dikmeye ve kişisel gıda enflasyonumu bulmaya karar verdim. İnternetten düzenli olarak yaptığım market alışverişimlerimin pdf formatındaki faturalarını Excel'e atıp işleyerek, kişisel bir gıda harcaması deflatörü elde ettim. Sabit bir ortalama fiyat kullanarak aylık alışverişlerim için bir reel harcama tutarı hesapladım ve sonra nominal harcama tutarını bu reel tutara bölüp endeksledim. Bu yöntem TÜİK fiyat endekslerinde kullanılan ve sabit bir ürün sepetinin değerinin zaman içindeki değişimini ölçen Laspeyres yönteminden farklı. Yine de sonuçlar arasında bir ilişki olması beklenir. Hesapladığım kişisel gıda harcamaları deflatörü TÜİK'in gıda ve alkolsüz içecek grubu endeksiyle beraber aşağıda görülüyor. Faturaların eksik olduğu birkaç ayı kesik çizgiyle gösterdim. Endeksi Nisan 2018'de TÜİK gıda endeksiyle eşit olacak şekilde düzenledim ki, son bir senedeki kişisel enflasyonumu bununla karşılaştırabileyim.
Bir diğer tartışma konusu da istatistikler üzerinedir. İstatistiklerin güvenilirliğine dair zaman zaman yükselen kuşkuları sağlam delillerle desteklenmedikçe dikkate almıyorum. Onun dışında, veriler güvenilir olduğunda dahi herkesi tatmin edemez. Resmi fiyat endeksleri ortalama vatandaşın tüketim kalıpları dikkate alınarak hazırlanır. Haliyle farklı coğrafi bölgelerde yaşayanların, toplumun farklı kesimlerinin, hatta geniş gruplar içindeki her bireyin, istek ve ihtiyaçları doğrultusunda dikkate aldığı fiyatlar farklı olacaktır. Alt gelir grubundaki insanlar için temel gıda ürünleri ve barınma gibi ihtiyaçlar önemliyken, üst gelir grupları için otomobil, elektronik eşya, tatil gibi kalemler önem kazanır. Ayrıca, mesela herkes yemek yer ama aynı şeyleri yemez; dolayısıyla ana endeks gıda gibi alt başlıklara ayrılsa bile, bu genel endeksler herkesin tüketim harcamalarındaki değişimle uyuşmaz.
O zaman ne yapacağız? Olabildiğince fazla veriye bakacağız, içlerinden amaca uygun olanlarını bulup analiz edeceğiz. Hatta gerekiyorsa ve mümkünse kendi verimizi toplayacağız. Örneğin, TÜİK sadece fiyat endeksleri yayınlamakla kalmıyor; ürün ve coğrafi bölge detaylarında fiyat verileri de paylaşıyor. Bundan bağımsız olarak İstanbul Ticaret Odası, Türk-İş gibi kurumlar belli kesimlere yönelik, yerel fiyat verileri açıklıyor. Bunlarla yetinmeyen birçok şirket eminim piyasada kendi araştırmasını yaptırıyordur. Hatta gelişen ve giderek daha fazla erişilebilir olan teknoloji sayesinde, araştırmacıların interneti kullanarak birçok fiyat verisi toplaması da mümkün.
Ben de bugün kendi söküğümü dikmeye ve kişisel gıda enflasyonumu bulmaya karar verdim. İnternetten düzenli olarak yaptığım market alışverişimlerimin pdf formatındaki faturalarını Excel'e atıp işleyerek, kişisel bir gıda harcaması deflatörü elde ettim. Sabit bir ortalama fiyat kullanarak aylık alışverişlerim için bir reel harcama tutarı hesapladım ve sonra nominal harcama tutarını bu reel tutara bölüp endeksledim. Bu yöntem TÜİK fiyat endekslerinde kullanılan ve sabit bir ürün sepetinin değerinin zaman içindeki değişimini ölçen Laspeyres yönteminden farklı. Yine de sonuçlar arasında bir ilişki olması beklenir. Hesapladığım kişisel gıda harcamaları deflatörü TÜİK'in gıda ve alkolsüz içecek grubu endeksiyle beraber aşağıda görülüyor. Faturaların eksik olduğu birkaç ayı kesik çizgiyle gösterdim. Endeksi Nisan 2018'de TÜİK gıda endeksiyle eşit olacak şekilde düzenledim ki, son bir senedeki kişisel enflasyonumu bununla karşılaştırabileyim.
Sonuca göre, TÜİK'in gıda sepeti son bir yılda %32 artarken, benim endeksim %26 artmış. Ayrıca endekslerin aylık artış oranları arasında da pozitif bir korelasyon var. Bununla beraber, endeksler arasında yer yer belirgin ayrışmalar var. Son bir senede, kişisel deflatörüm başta ulusal gıda fiyatlarından hızlı artarken, son aylarda daha yavaş artmış görünüyor. Bu ayrışmalar bir ölçüde yöntem, ölçüm ve kapsama dair meselelere, belki hesaplamada yapmış olabileceğim basit hatalar gibi ilginç olmayan sebeplere dayanıyor olabilir. Ayrıca ülke ekonomisinden bağımsız, kişiye özgü faktörler de ayrışmalarda belirleyici olmuştur. Bunların dışında, yüksek fiyat artışlarının belli ürünleri daha az tüketmeme yol açtığını düşünüyorum. Dolayısıyla, tüketim davranışımdaki bu değişiklik sebebiyle, harcama deflatörü sabit bir sepetin değerindeki değişim ölçen TÜİK endeksine göre son aylarda daha az artmış ve yıllık enflasyon bu yüzden daha düşük çıkmış olabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder