Kumarda her zaman kasa kazanır derler. Tecrübeyle oluşmuş bu görüş, iktisadi ve matematiksel olarak da açıklanabilir. Sayısal lotosundan, ruletine her tür şans oyunu oynatana para kazandırmak üzere dizayn edilmiştir. Bahis gibi şansın yanında bir miktar bilgi ve beceri içeren oyunlarda dahi, şirket olasılıkları hesap ederek bahis oranlarını kendisi için avantajlı şekilde belirler. Kar etmeyen bir sektör varlığını sürdüremez. Şans oyununda bir değer üretilmediği için de, bir taraf kazanıyorsa diğer taraf kaybediyordur. Dolayısıyla, oyunların varlığı bile, oynayanların "toplamda" kaybetmeye mahkum olduğunu ispat eder.
Matematiksel olarak açıklarsak, örneğin bir piyango ikramiyesinin beklenen değeri (expected value) bilet bedelinden azdır. Basit olsun, bir kişiye on milyon lira ikramiye verilen, bir milyon biletli bir çekiliş düşünelim. Biletlerin hepsinin satıldığını varsayarsak, ikramiye ödendikten ve işletme masrafları çıktıktan sonra şirketin kar etmesi için bilet fiyatının 10 liranın üstünde olması lazım. Oysa bilet alan için biletin beklenen değeri, kazanma ihtimaliyle ikramiyenin çarpımı, yani 10 liradır. Bu durumda bilet alan her kişi "ortalamada" para kaybedeceği bir işe girmektedir. Hatta piyango şirketlerinin yaymaya çalıştığı algının tersine, çok bilet alan şansını değil "beklenen" kaybını arttırmaktadır.
Yukarıdaki toplamda ve ortalamada ifadeleri önemli. Şans oyunlarını oynayan herkes, her zaman kaybetmez. Oyunu oynayanlar baştan istatistiksel olarak zarar beklenen bir karar alır, ama sonunda içlerinden bir azınlık bir seferliğine veya ara sıra ikramiye kazanır. Yani, her oyunda birileri kasayla beraber kar edebilir. Ancak, kasanınki hesaplı, sistematik bir kazançken; diğeri talihin bir cilvesidir ve tekrarlandığında zararlı çıkmak neredeyse kesindir. O yüzden şans oyununu oynatan bir şirket kurmak rasyonel bir iktisadi kararken, para kazanmak umuduyla oyun oynamak öyle değildir.
Eski Türk filmlerinde zenginleri felakete sürükleyen şeylerin başında kumar gelirdi. Hakikaten de kumar bağımlısı olmak, ara sıra kazanıp çoğu zaman kaybetmeye mahkum olmak demektir ve mali açıdan felaketle eşdeğerdir. Keyif için küçük bahisler oynayan, birkaç piyango bileti alıp çekilişe kadar hayal kuran, tatilde otelin kumarhanesinde takılan çoğu insanın durumu ise daha farklı. Onları eğlence için para harcayan tüketiciler olarak görebiliriz.
Peki profesyonel kumarbaz olur mu? Oyunu oynatan dışında, bir oyuncu sistematik olarak kazanç sağlayabilir mi? Evet olur. Şans oyunları sonuçta insan yapısıdır. Oyunun dizaynı kusurluysa, açıklarını fark eden akıllı biri bundan çıkar sağlayabilir. Oyunu oynatan şirket diğer oyuncuların kaybını umursamayabilir, ama kendi para kaybediyorsa buna engel olmaya çalışır. Filmlerde, blackjack oyununda kart sayanların başlarının belaya girdiğini görürüz mesela. Bloomberg'e haber olan gerçek bir hikaye ise daha da ilginç (bkz. metin, video). Habere göre Bill Benter isimli profesyonel kumarbaz at yarışı bahislerinden bugüne kadar 1 milyar dolar para kazanmış. Tabii, bu abi yarış bültenlerini okuyup tv'de izleyip beğendiği atlara bahis oynayarak bunu yapmamış. Bu işe hayatını adayıp adam akıllı istatistik ve bilgisayar programlaması öğrenmiş ve kurduğu modellerle tahminler yapmış. Bu zeka ve azimle girişimci ya da yatırım fonu yöneticisi olarak da zengin olabilirmiş, lakin nedense at yarışı tahminini seçmiş. At yarışını böyle oynamak heyecanlı ve eğlenceli olmayabilir, fakat daha karlı olduğu kesin. Zaten matematik bize bu işlerde aslında pek heyecan da olmadığını gösteriyor.
Matematiksel olarak açıklarsak, örneğin bir piyango ikramiyesinin beklenen değeri (expected value) bilet bedelinden azdır. Basit olsun, bir kişiye on milyon lira ikramiye verilen, bir milyon biletli bir çekiliş düşünelim. Biletlerin hepsinin satıldığını varsayarsak, ikramiye ödendikten ve işletme masrafları çıktıktan sonra şirketin kar etmesi için bilet fiyatının 10 liranın üstünde olması lazım. Oysa bilet alan için biletin beklenen değeri, kazanma ihtimaliyle ikramiyenin çarpımı, yani 10 liradır. Bu durumda bilet alan her kişi "ortalamada" para kaybedeceği bir işe girmektedir. Hatta piyango şirketlerinin yaymaya çalıştığı algının tersine, çok bilet alan şansını değil "beklenen" kaybını arttırmaktadır.
Yukarıdaki toplamda ve ortalamada ifadeleri önemli. Şans oyunlarını oynayan herkes, her zaman kaybetmez. Oyunu oynayanlar baştan istatistiksel olarak zarar beklenen bir karar alır, ama sonunda içlerinden bir azınlık bir seferliğine veya ara sıra ikramiye kazanır. Yani, her oyunda birileri kasayla beraber kar edebilir. Ancak, kasanınki hesaplı, sistematik bir kazançken; diğeri talihin bir cilvesidir ve tekrarlandığında zararlı çıkmak neredeyse kesindir. O yüzden şans oyununu oynatan bir şirket kurmak rasyonel bir iktisadi kararken, para kazanmak umuduyla oyun oynamak öyle değildir.
Eski Türk filmlerinde zenginleri felakete sürükleyen şeylerin başında kumar gelirdi. Hakikaten de kumar bağımlısı olmak, ara sıra kazanıp çoğu zaman kaybetmeye mahkum olmak demektir ve mali açıdan felaketle eşdeğerdir. Keyif için küçük bahisler oynayan, birkaç piyango bileti alıp çekilişe kadar hayal kuran, tatilde otelin kumarhanesinde takılan çoğu insanın durumu ise daha farklı. Onları eğlence için para harcayan tüketiciler olarak görebiliriz.
Peki profesyonel kumarbaz olur mu? Oyunu oynatan dışında, bir oyuncu sistematik olarak kazanç sağlayabilir mi? Evet olur. Şans oyunları sonuçta insan yapısıdır. Oyunun dizaynı kusurluysa, açıklarını fark eden akıllı biri bundan çıkar sağlayabilir. Oyunu oynatan şirket diğer oyuncuların kaybını umursamayabilir, ama kendi para kaybediyorsa buna engel olmaya çalışır. Filmlerde, blackjack oyununda kart sayanların başlarının belaya girdiğini görürüz mesela. Bloomberg'e haber olan gerçek bir hikaye ise daha da ilginç (bkz. metin, video). Habere göre Bill Benter isimli profesyonel kumarbaz at yarışı bahislerinden bugüne kadar 1 milyar dolar para kazanmış. Tabii, bu abi yarış bültenlerini okuyup tv'de izleyip beğendiği atlara bahis oynayarak bunu yapmamış. Bu işe hayatını adayıp adam akıllı istatistik ve bilgisayar programlaması öğrenmiş ve kurduğu modellerle tahminler yapmış. Bu zeka ve azimle girişimci ya da yatırım fonu yöneticisi olarak da zengin olabilirmiş, lakin nedense at yarışı tahminini seçmiş. At yarışını böyle oynamak heyecanlı ve eğlenceli olmayabilir, fakat daha karlı olduğu kesin. Zaten matematik bize bu işlerde aslında pek heyecan da olmadığını gösteriyor.