bu yaz turkiye'ye ayak bastigimdan beri en cok ilgimi ceken konulardan biri susuzluk. bu konuda bana ilginc gelen bir kac noktayi sizinle de paylasmak istiyorum.
once kollektif bir bilincle su tasarrufu yapanlari ele alalim. gecen gun hurriyet'te okudum. izmir'de vatandas iki milyon metre kup su tasarrufu yapmis. bakin bu cok olaganustu bir sey. zira her birimiz bilmem kac milyonluk sehirde tek bir insaniz. yani etkisiz elemaniz. sulari butun gun acik da tutsak, vanayi sonuna kadar da kapatsak, tek basimiza barajdaki su seviyesini milim oynatamayiz. yani baskalari tasarruf yapmiyorsa, bizim tasarruf yapmamiz bizi susuzluktan kurtarmaz; obur taraftan cok su kullanmamiz da bizi susuz birakmaz. bu yuzden bencil bir insan icin baskin strateji tasarruf yapmamaktir. izmirli vatandas ise bunu umursamamis, zahmet cekip tasarruf yapmis.
caba gostermeden, baskasinin cabasindan faydalanan insanlara ingilizce'de "free rider" deniyor. biz belesci diyebiliriz. su meselesinde belesciligin yaygin olmasi, tasarruf yapmayi anlamsiz kilabilir. bu durumda kimse tasarruf yapmaz ve su kaynaklari tukenir. bu tip ortak kullanilan kaynaklarin asiri kullanimiyla olusan "kamu mali" sorunlarina "tragedy of commons" deniyor. oyun teorisindeki tutuklular ikilemi oyununu bilenler, sorunun tutuklular ikilemindeki nash dengesine tekabul ettigini farkedeceklerdir.izmir ornegi gosteriyor ki, acik ya da gizli bir takim toplumsal normlar ya da kurallar yoluyla, toplum zaman zaman kendiliginden bu tip sorunlarin ustesinden gelebiliyor.
ote yandan, bu tasarruf cagrilarinin ters teptigine de sahit oldum. bir arkadasim var; basinda ne zaman su tasarrufu haberleri ciksa inadina daha cok su harciyor. belediyenin susuzluga bastan onlem almak yerine, sonradan insanlari tasarrufa cagirmasina kiziyor. boylelikle kusurlarin ortulmeye, vatandasin yavas yavas hizmet yerine yokluga alistirilmaya calisildigini iddia ediyor. ona gore, bilincli olmak suyu idareli kullanmak degil, susuzluga care bulamayanlardan hesap sormak. bu hesabin sorulabilmesi icin susuz kalmak gerekiyorsa, buna da razi. goruluyor ki, arkadasim uzerine duseni yapmadigini dusundugu belediyeyi siyasi sorumlulugundan kurtarmak icin zahmet cekmek istemiyor. demek ki, insanlari toplumsal bir sorunun cozumu icin kollektif bir harekete cekmek icin, onlari herkesin uzerine duseni yaptigina ikna etmek gerekiyormus.
bu arada, dogal kaynak, kamu mali falan diyorum ama cogumuz bu suyu evimizin bahcesindeki kuyudan cekip cikarmiyoruz. evlerde kullandigimiz suyun basinda belediye var. isterse suyun fiyatini artirarak, isterse su kesintisi gibi yontemlerle su kullanimini dogrudan duzenleyerek su sorunuyla bas edebilir. yani gercekte ortada bir kamu mali sorununun olmasi icin bir sebep yok. ama muhtemelen bunlar siyaseten pek gecerli yontemler olmadiklarindan, belediye baskanlari televizyona cikip halki tasarruf yapmaya cagirmayi tercih ediyorlar. aslinda sivil toplum kuruluslarinin ve medyanin da destegiyle insanlarin tuketim tercihlerini etkilemek uzere propaganda yapilmasi bana gercekten cok ilginc geliyor. bu konuda ne kadar basarili olundugunu muhtemelen 22 temmuz'dan sonra gorecegiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder