Son zamanlarda Türkiye ekonomisinde büyümenin yavaşladığı konuşuluyor. Ne olmuş olabilir?
Bir defa, zaten senelerdir üretkenlik artışı yok (şurada yazmıştım). Sermaye yatırımına (ki o da yavaşlıyor) ve işgücü kullanımına dayalı bir büyüme var. Oysa üretkenlik artmadan yüksek hızda, sürekli bir büyüme yakalanamaz.
İkincisi, ülkede yatırım ortamı iyi değil. Bir firma bir işe kar edecekse para yatırır. Karşılığını alacağından şüphe ederse yatırım yapmaz. Yüksek enflasyon gibi belirsizlik yaratan ekonomik unsurlar eskiden beri vardı. Üstüne son senelerde istikrarsızlık ima eden büyük olaylar (terör, darbe teşebbüsü vs.) yaşanmakta. Devlet kurumlarına güven zedelenmiş. Huzur ve güven ortamı yok.
Üçüncüsü, dış finansmanda sorunlar var. Yapısal nedenlerle yabancı sermaye çekmeye ihtiyacımız var. Bunun da uzun vadeli ve özellikle doğrudan yatırım şeklinde olanı makbul. Lakin dünyada merkez bankalarının süper gevşek politikaları sonucu paranın bol olmasına rağmen, biz kısa vadelisini bile çekmekte zorlanıyoruz. Kredi derecelendirme kurumları not indiriyor veya indirmeye niyetleniyor. Dahası geçmişte biriken ve döviz kurunun yükselmesiyle artan borçlar, zamanında ("hedging" gibi yöntemlerle) önlem almamış firmaların üzerine yük oluyor.
Dördüncüsü, bu sene turizm çok kötü. Ortadoğu'daki istikrarsızlık ülkemize sirayet etti; şiddet ve terör olayları azdı. Üstüne bize en çok turist gönderen ülkelerden Rusya'yla aramız çok fena bozuldu; yeni yeni toparlamaya çalışıyoruz. Yetmedi tam yoğun sezona girilmişken darbe girişimi oldu. Bunlardan dolaylı-dolaysız yollardan tüm ekonomi etkileniyor.
Geçen sene ve bu sene başında petrol fiyatlarının düşmesi cebimize fazladan döviz koymuş ve bilhassa dış finansmandaki olumsuzlukları telafi etmişti (şurada yazmıştım). Belki onun talep üzerinde hala gecikmeli etkileri oluyordur, ama petrol fiyatı toparlandığından oradan artık taze bir destek de gelmez.
Bu durum karşısında devlet teşvik üstüne teşvik açıklıyor; vergi, varlık barışları yapılıyor; konut satış kampanyaları düzenleniyor; banka faizlerinin düşürülmesi için türlü tedbirler alınıyor. Oysa ekonominin öncelikli olarak istikrara, güvene, iç ve dış barışa, (başta adalet) iyi işleyen devlet mekanizmasına, etkin çalışan serbest piyasa ekonomisine ihtiyacı var sanki.
Bir defa, zaten senelerdir üretkenlik artışı yok (şurada yazmıştım). Sermaye yatırımına (ki o da yavaşlıyor) ve işgücü kullanımına dayalı bir büyüme var. Oysa üretkenlik artmadan yüksek hızda, sürekli bir büyüme yakalanamaz.
İkincisi, ülkede yatırım ortamı iyi değil. Bir firma bir işe kar edecekse para yatırır. Karşılığını alacağından şüphe ederse yatırım yapmaz. Yüksek enflasyon gibi belirsizlik yaratan ekonomik unsurlar eskiden beri vardı. Üstüne son senelerde istikrarsızlık ima eden büyük olaylar (terör, darbe teşebbüsü vs.) yaşanmakta. Devlet kurumlarına güven zedelenmiş. Huzur ve güven ortamı yok.
Üçüncüsü, dış finansmanda sorunlar var. Yapısal nedenlerle yabancı sermaye çekmeye ihtiyacımız var. Bunun da uzun vadeli ve özellikle doğrudan yatırım şeklinde olanı makbul. Lakin dünyada merkez bankalarının süper gevşek politikaları sonucu paranın bol olmasına rağmen, biz kısa vadelisini bile çekmekte zorlanıyoruz. Kredi derecelendirme kurumları not indiriyor veya indirmeye niyetleniyor. Dahası geçmişte biriken ve döviz kurunun yükselmesiyle artan borçlar, zamanında ("hedging" gibi yöntemlerle) önlem almamış firmaların üzerine yük oluyor.
Dördüncüsü, bu sene turizm çok kötü. Ortadoğu'daki istikrarsızlık ülkemize sirayet etti; şiddet ve terör olayları azdı. Üstüne bize en çok turist gönderen ülkelerden Rusya'yla aramız çok fena bozuldu; yeni yeni toparlamaya çalışıyoruz. Yetmedi tam yoğun sezona girilmişken darbe girişimi oldu. Bunlardan dolaylı-dolaysız yollardan tüm ekonomi etkileniyor.
Geçen sene ve bu sene başında petrol fiyatlarının düşmesi cebimize fazladan döviz koymuş ve bilhassa dış finansmandaki olumsuzlukları telafi etmişti (şurada yazmıştım). Belki onun talep üzerinde hala gecikmeli etkileri oluyordur, ama petrol fiyatı toparlandığından oradan artık taze bir destek de gelmez.
Bu durum karşısında devlet teşvik üstüne teşvik açıklıyor; vergi, varlık barışları yapılıyor; konut satış kampanyaları düzenleniyor; banka faizlerinin düşürülmesi için türlü tedbirler alınıyor. Oysa ekonominin öncelikli olarak istikrara, güvene, iç ve dış barışa, (başta adalet) iyi işleyen devlet mekanizmasına, etkin çalışan serbest piyasa ekonomisine ihtiyacı var sanki.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder