Çoğu kurum ve ekonomist Türkiye'de enflasyonun bu yılın sonundan itibaren baz etkisiyle düşeceğini söylüyor. Bu ne anlama geliyor?
Birçok makroekonomik zaman serisinde, bir önceki yılın aynı dönemine göre değişim oranı önemlidir. Bunun güçlü tarafı, basit bir şekilde hesaplanması ve mevsimsel olarak dalgalanmamasıdır. Zayıf tarafı ise gelen etkileri bir sene boyunca taşımasıdır. Nasıl? Basit bir örnekle gösterelim. 100 değerinde her ay sabit giden bir göstergenin bir ay 110'a çıktığını ve sonra 110'da sabit gitmeye devam ettiğini varsayalım. Burada yıllık değişim oranı başlangıçta sıfır. Göstergenin seviyesi yükseldiğinde, oran o ay yüzde 10'a yükselir. Sonra seviye aydan aya değişmemesine rağmen, bir önceki senenin seviyesi ("baz" aldığımız değer) düşük olduğundan, yıllık değişim oranı 12 ay boyunca yüzde 10 olarak kalır. Bu sürenin sonunda, baz seviyesi 110'a geldiğinde yıllık oran yine sıfıra düşer. Bunun gibi, bir göstergenin değeri ve baz seviyesi arasında oluşan geçici farka "baz etkisi" denir. Zaman serisinde geçmişte yaşanan sıçramalar, zikzaklar, aylık değişim oranlarında zamanla oluşan hızlanma ve yavaşlamalar baz etkileri yaratır. Bu hareketler büyükse, yıllık değişim oranı serinin yakın dönemlerdeki eğilimi açısından iyi bir gösterge olmaz.
Türkiye'deki enflasyonu ele alırsak, son bir senedeki yükseliş düzenli bir şekilde gerçekleşmedi. TÜFE geçen Aralık ve Ocak aylarında yüzde 10'un üzerinde aylık oranlarla arttı. Sonrasında artışlar kademeli olarak yavaşladı. Eğer TÜFE bundan sonra daha normal bir hızda artacaksa, geçmişteki olağanüstü büyük artışların etkisi çıktıkça yıllık enflasyonun azalması gerekir. Nasıl? Aşağıdaki grafikteki gibi. Burada üç senaryoda yıllık enflasyonun nasıl değişeceği görülüyor. Birincide (turuncu) TÜFE'nin bundan sonra aylık yüzde 3 ile sabit bir oranda artacağını varsayıyoruz. TÜFE'ye göre daha az oynak olan çekirdek enflasyon endeksleri son aylarda buna yakın bir ortalama ile artıyor. Bu durumda yıllık enflasyon 2023'ün ilk yarısı boyunca düşüyor. Yüzde 40 civarına geldikten sonra bunun biraz üzerinde sabit kalıyor. İkinci senaryoda (gri) aylık enflasyonun Ekim'de yüzde 2.5 ile başlayıp her ay 0.1 puan yavaşladığını varsayıyoruz. Bu durumda yıllık enflasyon 2023 boyunca düzenli olarak düşüyor ve yüzde 20'ye yaklaşıyor. Son senaryoda ise (sarı) bu sefer aylık yüzde 3.5 ile başlayıp aynı oranda hızlanıyoruz. Bu durumda da enflasyon yüzde 50'ye kadar iniyor ama sonra tekrar çıkıyor.
Burada iki önemli mesele var. Birincisi, yukarıdaki farazi örneği basitleştirmek için tek seferlik etkiyi sürekli eğilimden bağımsız varsaydık, ama bu enflasyonda böyle değildir. Fiyat istikrarına bağlı bir merkez bankası olmadığında, yüksek gerçekleşmelerle birlikte ileriye dönük enflasyon beklentileri de bozulur. En basitinden, ücretler ve kiralar hedeflenen değil gerçekleşen enflasyona göre güncellenir. Böylece geçmiş şoklar geleceği de etkilemiş olur. O yüzden şartlar veya uygulanan politikalar değişmedikçe, enflasyonun sürekli yavaşladığı bir senaryo bana pek gerçekçi görünmüyor. İkincisi, senaryolarda TÜFE'nin düzenli şekilde hareket ettiğini varsaydık, fakat bu muhtemelen böyle olmayacak. Bugünkü koşullarda (ödemeler dengesinde sorunlar yaşarken, faizler dünyada artırılıp bizde düşürülürken, Ukrayna'da savaş sürerken, bizde seçimler gelirken vs.) enflasyonu etkileyecek başka şoklar gelmeyeceğinin garantisi olamaz.
Demem o ki, bugünkü olağanüstü yıllık enflasyon değerleri kısmen geride kalmış olayların bize mirası. Bunlar yakında çıkacak. Fakat yüksek enflasyon sorunu bununla bitmeyecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder