19 Şubat 2025 Çarşamba

Kamu malı problemi

Herkesin birlikte faydalandığı ve kimsenin faydadan mahrum bırakılamadığı şeylere kamu malı denir. Bir grup insanın yaşadıkları çevreyi güzelleştirecek bir proje için bir araya geldiğini düşünelim. Projenin maliyetine M, her bireyin katkı yapmak isteyeceği en yüksek tutarların toplamına (bu aynı zamanda projenin o topluluğa değerini gösteriyor) D diyelim. Toplum faydasına bir karar alınacaksa, D>M olduğunda projenin yapılması, yoksa yapılmaması rasyonel olacaktır.

Burada sorun M tutarını insanlardan toplamaktadır. Beleşçilik yapan birilerinin katkı yapmaması ve maliyetin kişiler arasında nasıl dağıtılacağında anlaşılamaması gibi sorunlar kamu malını gönüllü katılımla sağlamayı güçleştirir. Problemin büyüklüğü kişi sayısıyla ilişkilidir. Küçük gruplarda, her bireyin katkısı sonucu belirleyecek kadar önemli olduğunda, beleşçilik yapan kişi işin yapılmamasına yol açar. Bundan kendisinin de zarar göreceğinin farkında olan kişi üzerine düşeni yapmaya razı gelebilir. Maliyetin kime ne kadar bölüştürüleceği konusunda çıkacak anlaşmazlıklar çözümü uzatsa bile, beklemenin de taraflara bir maliyeti olduğundan çabuk çözüme gitmek herkesin menfaatinedir. Bu durumda projeden daha çok fayda sağlayacak olan ve beklemeye fazla tahammülü olmayanların daha yüksek katılım yapmasıyla, herkesin kabul edeceği bir bölüşüm sağlanabilir. Bölüşüm pazarlıklarında katılımcılarının diğer kişilerin elde edecekleri faydayı bilmemesi gibi asımetrik bilgi problemleri çözümü karmaşıklaştırıp verimsizliklere yol açabilir. Ama bunun da kesin bir engel oluşturmadığını ve verimsizlikleri azaltabilecek mekanizmaların bulunabileceğini araştırmalar gösteriyor (bkz. Mailath ve Postlewaite (1990)).

Büyük gruplarda ise, kendi bireysel katkısının toplama çok az etki edeceğini ve bu yüzden elde edeceği faydanın yapacağı katkıdan neredeyse bağımsız olduğunu gören bencil insanlar maliyetten olabildiğince kaçınmaya çalışacaklardır. İnsanların bu şekilde kendi menfaatini kovalaması, büyük topluluklarda kamu mallarının gönüllülükle sağlanmasını engelleyebilir. Elbette toplumsal faydayı kendi menfaatinin üzerinde tutan fedakar insanların yeterince çok olması durumunda bu da aşılabilir. Dünyada hayırseverlikle yürütülen birçok hizmet var. Ancak kamusal ihtiyaçları karşılamak için insanların hayırseverliğine bel bağlamak gerçekçi bir yaklaşım değil. O yüzden iktisatçılar, insanların menfaatçi davranacaklarını düşünerek mekanizmalar geliştirirler.

Peki kamusal ihtiyaçları karşılamakta gönüllülük neden önemli? Kamusal bir problemde ilk akla gelen çözüm, bir otoritenin el atıp projeyi üstlenmesi, vatandaşların da ödedikleri vergilerle bunu finanse etmesidir. Çevremizdeki çoğu kamu hizmeti bu şekilde sağlanıyor. Burada kamu otoritesinin gerekli tüm bilgilere sahip olduğunu ve toplumun uzlaştığı prensipler doğrultusunda karar alacağını düşünüyorsak, gerçekten üzerinde çok fazla düşünmemize gerek yok. Otorite en iyi çözüm neyse onu uygulayacaktır. Lakin pratikte bu şartların sağlanması kolay değil. Birincisi, otoritenin sahip olduğu bilgi de genellikle tam ve mükemmel değildir. İkincisi, herkesin uzlaştığı bir prensip pek olmaz çünkü toplumdaki kesimlerin farklı tercihleri vardır. Örneğin, A, B, C gibi çeşitli projeler bulunduğunda ve farklı insanlar için bunların önem sırası farklı olduğunda, kamu otoritesinin bunlardan hangisini seçmesi gerektiğinin (şurada açıklamıştık) net bir cevabı yoktur. Otoritenin gerekli kaynağı nasıl toplayacağının da benzer şekilde farklı şekilleri ve güçlükleri vardır. Bunların dışında, bir de kamu yöneticilerinin toplumsal faydadan ziyade kendilerinin veya kayırdıkları kesimlerin menfaatleri kollamaları da yaygın bir durumdur. Bu yüzden, kamusal problemlerin bir otoritenin uygulayacağı bağlayıcı politikalarla çözülmesi de göründüğü kadar basit değildir.