Merkez bankası üç ayda bir yayınladığı enflasyon raporunda enflasyon tahminlerini açıklıyor. Bu tahminler bir orta nokta ve etrafında bir aralık olarak sunuluyor. Mesela son raporda 2016 sonu enflasyonunun, orta noktası yüzde 7.5 olmak üzere, yüzde 70 ihtimalle 6.3-8.7 aralığında olacağı öngörüldü. Bu yazıda kısaca bunun ne anlama geldiğine değineceğim.
Tahminlere aralık verilmesinin sebebi geleceğe dair belirsizlikler. Enflasyonu önemli ölçüde belirleyen birçok etmeni merkez bankası doğrudan kontrol edemez veyahut kesin olarak öngöremez. Örneğin bundan üç ay sonra dışarda petrolün, içerde domatesin fiyatının, döviz kurlarının ve daha birçok şeyin ne olacağı bilinmez. Belirsizlik olduğundan enflasyonun ortalamada nerede olacağı kadar, bu ortalamadan ne ihtimalle ne kadar sapabileceğini tahmin etmek de önemlidir. Zira çok büyük sapmalar olasıysa, orta noktayı bilmenin fazla ehemmiyeti kalmaz. Misal, 6-9 aralığının da, 0-15 aralığının da orta noktası 7.5; ama olasılıklarının aynı olması kaydıyla, birinci tahmin diğerine göre çok daha makbuldür.
Dar aralık verebilmek güzel, lakin gerçekleşmelerin de söylenen olasılıkla aralık içinde kalması lazım. Merkez bankamızın enflasyon tahminleri son senelerde bu açıdan isabetli değil. 2011-2015 arasındaki 5 senenin ilk enflasyon raporlarına dönüp baktım. Buradaki o yıla ve gelecek yıla dair enflasyon tahminlerinden, sadece 2012 yılına dair olanlar tahmin aralığında kalmış. Oysa yüzde 70 gibi bir olasılık verilmişse, nadiren sapma olmalıydı. Bu tutarsızlık iki sebepten kaynaklanabilir. Birincisi, para politikasının önceden varsayılandan farklı olması. Burada tahmini yapan aynı zamanda para politikasını da yapan kurum olduğundan, bu ikisi arasındaki tutarsızlık doğrudan kurumun kabahatidir.
Sadece merkez bankasını değil, tahmin yapan herkesi etkileyebilecek ikinci sebep ise tahmin modelinin dışarda bıraktığı belirsizliklerdir. Ekonomik tahminler genellikle, ekonomik değişkenler arasındaki ilişkiyi gösteren denklemlerin parametrelerini var olan veriden kestirmekle (estimation) başlar; sonra bu denklemler yardımıyla değişkenlerin bilinmeyen, gelecek değerleri tahmin edilir (prediction). Belirsizlik, modele eklenen ve değerlerinin rastlantısal olarak belirlendiği varsayılan değişkenlerden gelir. Bu rastlantısal değişkenin hesaplanan standart sapması kullanılarak da tahmin aralıkları oluşturulur. Oysa gerçekte belirsizlikler bununla sınırlı kalmayabilir. Örneğin, sabit varsayılarak hesaplan parametreler (ki buna söz konusu standart sapma da dahil) gerçekte sabit olmayabilir. Kullanılan doğru tahmin modeli olmayabilir ya da geçmişi iyi açıklayan model gelecekte geçerli olmayabilir. Bu durumlarda tahminlerin bir aralık içinde kalma ihtimali verilen yüzdeden daha düşüktür; dolayısıyla büyük sapmalar modelin ima ettiğinden daha sık gerçekleşir.
Tahminlere aralık verilmesinin sebebi geleceğe dair belirsizlikler. Enflasyonu önemli ölçüde belirleyen birçok etmeni merkez bankası doğrudan kontrol edemez veyahut kesin olarak öngöremez. Örneğin bundan üç ay sonra dışarda petrolün, içerde domatesin fiyatının, döviz kurlarının ve daha birçok şeyin ne olacağı bilinmez. Belirsizlik olduğundan enflasyonun ortalamada nerede olacağı kadar, bu ortalamadan ne ihtimalle ne kadar sapabileceğini tahmin etmek de önemlidir. Zira çok büyük sapmalar olasıysa, orta noktayı bilmenin fazla ehemmiyeti kalmaz. Misal, 6-9 aralığının da, 0-15 aralığının da orta noktası 7.5; ama olasılıklarının aynı olması kaydıyla, birinci tahmin diğerine göre çok daha makbuldür.
Dar aralık verebilmek güzel, lakin gerçekleşmelerin de söylenen olasılıkla aralık içinde kalması lazım. Merkez bankamızın enflasyon tahminleri son senelerde bu açıdan isabetli değil. 2011-2015 arasındaki 5 senenin ilk enflasyon raporlarına dönüp baktım. Buradaki o yıla ve gelecek yıla dair enflasyon tahminlerinden, sadece 2012 yılına dair olanlar tahmin aralığında kalmış. Oysa yüzde 70 gibi bir olasılık verilmişse, nadiren sapma olmalıydı. Bu tutarsızlık iki sebepten kaynaklanabilir. Birincisi, para politikasının önceden varsayılandan farklı olması. Burada tahmini yapan aynı zamanda para politikasını da yapan kurum olduğundan, bu ikisi arasındaki tutarsızlık doğrudan kurumun kabahatidir.
Sadece merkez bankasını değil, tahmin yapan herkesi etkileyebilecek ikinci sebep ise tahmin modelinin dışarda bıraktığı belirsizliklerdir. Ekonomik tahminler genellikle, ekonomik değişkenler arasındaki ilişkiyi gösteren denklemlerin parametrelerini var olan veriden kestirmekle (estimation) başlar; sonra bu denklemler yardımıyla değişkenlerin bilinmeyen, gelecek değerleri tahmin edilir (prediction). Belirsizlik, modele eklenen ve değerlerinin rastlantısal olarak belirlendiği varsayılan değişkenlerden gelir. Bu rastlantısal değişkenin hesaplanan standart sapması kullanılarak da tahmin aralıkları oluşturulur. Oysa gerçekte belirsizlikler bununla sınırlı kalmayabilir. Örneğin, sabit varsayılarak hesaplan parametreler (ki buna söz konusu standart sapma da dahil) gerçekte sabit olmayabilir. Kullanılan doğru tahmin modeli olmayabilir ya da geçmişi iyi açıklayan model gelecekte geçerli olmayabilir. Bu durumlarda tahminlerin bir aralık içinde kalma ihtimali verilen yüzdeden daha düşüktür; dolayısıyla büyük sapmalar modelin ima ettiğinden daha sık gerçekleşir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder