temsilcilik problemi (agency problem/principal-agent problem) denen bilgi asimetrisinden kaynaklanan sorunlardan biridir. orneklerle aciklayalim.
en klasik ornek, isci isveren iliskisidir. diyelim ki pazarlama isiyle ugrasan bir isverenin pek cok iscisi var. isverenin kari iscilerin yaptiklari satisa bagli. iscilerse yaptiklari is karsiligi haftalik sabit bir ucret aliyorlar. varsayalim ki satislar iscinin gayretine ve sans faktorune bagli. yani iscinin sansina bagli olarak haftalik satislar beklenenin altinda ya da ustunde olabiliyor. ayrica isci satis icin ciktiktan sonra isveren onu donene kadar gormuyor. yani gercekten iyi calisip calismadigini bilmesine imkan yok. iste boyle bir ortamda denetleme eksikligi sebebiyle iscinin butun gun kahvede okey oynayip sonra geri donunce "abi bugun sanssizdim, is cikmadi" deme riskine ahlaki tehlike deniyor. (not: burada denetlemek kadar, sozlemenin sartlari yerine gelmediginde bir ceza uygulayabilmek de onemli. bir defa ise aldiktan sonra isciyi calismasa bile kovamiyorsaniz, gene ahlaki tehlike olusur.)
peki ahlaki risk karsisinda isveren ne yapar? iscilerine verdigi sabit ucreti kaldirir; onun yerine iscilere ucretlerin yapilan satisa gore belirlendigi bir kontrat onerir. boylece isci ve isverenin cikarlari ayni hizaya gelir. isci cok satis yaparsa, hem kendi kazanir hem de patron kazanir. peki bu ideal bir sonuc mu? maalesef degil. dedik ya satislar iscinin sansina bagli olarak degisebiliyor. bu da iscinin o hafta evine goturebilecegi paranin satislara bagli olmasi demek. ama ev kirasi, elektrik parasi, mutfak masrafi, cocugun okul taksidi gibi iscinin harcamalari az-cok sabit. dolayisiyla hesabini bilmesi acisindan isci sabit bir haftaligi tercih ederdi. satisa bagli ucret sistemi ise iscinin uzerine fazladan risk bindiriyor. oysa ideal olan riskin isveren tarafindan ustlenilmesi. zira pek cok iscisi olan isveren toplam satisla ilgilenir; o da tek tek iscilerin yuz yuze oldugu bireysel satis riskinden etkilenmez.
kisaca, ideal sistem iscilerin isverenin istedigi gayretle calisip sabit bir ucret almalarini gerektiriyor. ama bilgi asimetrisi sorunu ve ortaya cikardigi ahlaki risk, isci ve isveren arasindaki sozlemenin ideal sozlesmeden farkli olmasina yol aciyor. (bazilari bilginin tam oldugu, yani isverenin isciyi denetledigi ilk duruma "first best"; ikinci duruma "second best" diyor.) iste ideal sistemden gorulen bu sapma bilgi asimetrisinin topluma maliyetidir.
ahlaki tehlike problemine daha pek cok ornek verilebilir. mesela mevduat sahiplerinin parasini riskli kredilerde kullanip zor duruma dusunce bankayi tsmf'ye devredip kacan banka sahibi; mevduatinin tamami devlet garantisinde oldugu icin batacak bankaya yuksek faiz beklentisiyle para yatiran mevduat sahibi; evlenmeden once kendine bakip evlendikten sonra kendisini salan kari/koca hep bu ahlaki riskin taraflaridir.
not: ahlaki tehlikenin en fazla sorun yarattigi alanlardan birisi de devletin iktisadi ve sosyal politikalarinin uygulamasidir. bu konuya daha sonra deginecegiz.
2 yorum:
Principle agent problemini asii vekil problemi olarak çevirmeyi öneriyorum.
google'da arattim asil-vekil problemi seklinde kullanimlar var. temsilcilik problemi de fena durmuyor hani.
Yorum Gönder