"dur feyzo, okuz aliriz o parayla..." kibar feyzo'yu aney boyle durdurmaya calisiyordu. ama feyzo, dinlemedi; o gulo'yu aldi, sonra da tarlada sabana okuzun yerine kendini kostu. nedenini de mahkemede soyle anlatiyordu: "okuzu alirsak kimin tarlasini surecegiz? maho aganin. mahsulatin iki payi onun bir payi bizim. ama gulo'nun hepsi bizim. afat da olsa, kuraklik da olsa hic sasmaz. dokuz ayda bir kumlar. yani tarla da bizim mahsulat da bizim."
feyzo'nun derdi ikinci ya da ucuncu bir kadin almak degil tabii; onun derdi sevdigine kavusmak. ancak dunyanin baska yerlerinde durum biraz daha farkli. ozellikle cok esliligin yaygin oldugu sahraalti afrika'da, tarlasina okuz alacagi, isine sermaye yapacagi yerde parayi yeni bir kadina harcayan cok sayida erkek var imis. bu da bolgede iktisadi kalkinmanin onundeki engellerden biriymis. "journal of political economy" adli dergide (ki bilen bilir cok baba bir akademik dergidir) yayinlanan "polygyny, fertility and savings" adli makalede stanford'lu iktisatci michele tertilt oyle soyluyor.
cok eslilik denince hemen aklimiza islami kanunlarla yonetilen ulkeler geliyor. ama aslinda bu ulkelerde cok eslilik fazla yaygin degil. ornegin, tertilt'in verdigi istatistiklere gore cok eslilik iran'da %1, urdun'de %6 dolaylarinda. gunumuz turkiyesinde de geleneksel ve islamci cevrelerde cok eslilige rastlanabiliyor. ama sonucta bu toplumlarda birden fazla kadinla evlilik yalnizca varlikli kucuk bir zumrenin imtiyazi. bu yuzden de toplum icerisinde cok eslilik yaygin degil. sahraalti afrika'da ise cok kadinla evlilik sadece zenginler arasinda degil tum toplumda yaygin bir olgu. bu bolgedeki yirmi ulkede birden fazla kadinla evlenen erkeklerin nufusa orani %10'u geciyor. kamerun'da ise bu oran %50'ye kadar variyor.
peki kadin erkek orani bir civarinda sabit olduguna gore, erkeklerin yarisinin birden fazla kadinla evlenebilmesi nasil mumkun oluyor? nufus aris orani ve esler arasindaki yas farki yuksek olunca olabiliyor. bu bolgede ciftler arasindaki yas farki ortalama 7 sene. nufus da yilda ortalama %2.5 artiyor. dolayisiyla nufus 7 senede yaklasik 20% artiyor. bu da erkekler kendilerinden kucuk kadinlarla evlendikleri muddetce, erkeklerin ortalama 20%'sine ikinci kadinla evlenebilme imkani veriyor.
peki neden kadinlar erken, erkekler gec evleniyor? cunku bu bolgede insan enflasyonu var efendim. insanlar kontrolsuzce cogaliyorlar, bu da cocugun baba nazarinda degerini dusuruyor. kiz cocuk baba icin ileride bir erkege satilmak uzere yetistirilen bir yatirim araci. evde kalmasi baba icin ziyan. bu yuzden kizi bir an once iyi para veren birine vermesi gerekiyor. hatta talipli cikarsa, bizdeki besik kertmesi gibi anlasmali evlilikler yoluyla evlilik cagina gelmeden talipliye satilabiliyor. yani kizlarin durumu vahim. erkek cocuklarin durumu da cok iyi degil. zira baba erkek cocugunu da saliyor cayira, mevla kayiriyorsa kayiriyor. evlenmek isteyen erkek cocuga babanin destek olmasi gibi bir sey yok. erkek calisip kendi parasiyla evlenecegi kadini almak zorunda. bu yuzden de belli bir yasa gelip bir birikim edinene kadar evlenemiyor. dolayisiyla kadinlar erken, erkekler gec yasta evleniyor.
kadin ve cocuklarin trajedilerini daha uzatabiliriz. ama bunun kalkinmayla alakasi ne? oncelikle genis anlamiyla kalkinma insani gelismeyi de kapsadigi icin kadin ve cocuklar basta olmak uzere tum toplumun yasam tarzi ve standardi iktisadi kalkinmanin bir parcasi. kalkinmaya makro acidan, buyume odakli olarak yaklasildiginda ise, tertilt duzenin iktisadi buyumeyi engelledigini soyluyor.
iktisadi buyume neden cok eslilikten olumsuz etkileniyor? sebebi iktisatcilarin "crowding out" dedikleri olay efendim. kibar feyzo gibi yani. adam okuz alacagina kadin aliyor. sonra cocugu olunca da gulo'nun babasi huso gibi kizlarini yuksek baslik parasina satiyor. yani sermayeye gidecek para kadina gidiyor. sermaye birikmeden buyume de olmuyor tabii. bundan hareketle tertilt sahraalti afrika'da tek esliligin yerlestirilmesini savunuyor. cok esliligin yasaklanmasinin ise dogum oranlarini %40azaltacagini; tasarruflari %35, kisi basina geliri de %140 arttiracagini iddia ediyor.
tabii, kanunen yasaklanmasi uygulamada cok esliligin onune gecebilir mi? tartisilir. zaten bu sorunu tertilt de kabul ediyor. bu yuzden toplumda kadinin konumunu iyilestirecek kurumlarin dunya bankasi ve benzeri kuruluslar yardimiyla tesis edilmesi gerektigini savunuyor.
neyse, yazi uzadi da uzadi. ozetle, kibar feyzoyu belki otuz defa bon bon izlemisim; elin amerikalisi arada makaleyi yazip jpe'de yayinlamis bile.
makale su iste:
tertilt, michele (2004): "polygyny, fertility, and savings," journal of political economy, 113(6), 1341-1371.
2 yorum:
Güzel yazı. Fakat çok eşliliğin sermaye birikimine engel olduğu tezi bana pek inandırıcı gelmedi. Çünkü, bir durum hariç (az sonra buna döneceğim), eş edinmek için ödenen başlık paraları olsa olsa sermayenin el değiştirmesi sonucunu verir. Hatta bu, çok sayıda kız çocuğuna sahip babaların elinde bir sermaye birikiminin oluşmasını bile sağlayabilir. Bana kalırsa burada çok eşliliğin sermaye birikimine engel olması ancak bu eşlerin yurtdışından ithal edilmesi halinde mümkün olabilir. Herhalde kız ithalatı da çok yaygın olmasa gerektir, öyle değil mi?
burada tertilt'in sermayeden kasti fiziksel sermaye. onun buyumesi icin de tasarruflarin artmasi ve bu tasarruflarin fiziksel sermaye yatirimina harcanmasi gerekiyor. soylediginiz gibi, baslik parasi alisverisini sermayenin el degistirmesi olarak gorebiliriz. ama sorun su, kiz babasi kizindan kazandigi baslik parasini fiziksel sermayeye mi yatirir, yoksa eline para gecmisken yeni ve dogurgan bir kadin mi alir? eger kizlara odenen baslik paralari yuksekse, ki oyle cunku cok eslilik burada kadina talebi arttiriyor, erkekler paralarini dogurgan bir kadina yatirmayi tercih edebilirler. bu da fiziksel sermaye yatirimlarini dusurur. erkeklerin yatirim amacli kadin satin almasi tezi sizi tatmin eder mi bilmiyorum ama en azindan tertilt'in iddiasi bu.
Yorum Gönder