6 Mayıs 2007 Pazar

Malthus'tan Becker'e: Doğurganlık, Nüfus ve İktisadi Kalkınma

iktisat literaturunde (en azindan benim hakim oldugum kadarinda) ondokuzuncu yuzyila kadar tum dunyada insanlarin yasam standartlarinin hemen hemen sabit oldugu soylenir. yani o zamana ekonomiler nufusla beraber buyur ama kisi basina gelir, uretim ve tuketim fazla degismez. bu donemin sonlarina dogru, 1798 yilinda, thomas malthus " an essay on the principle of population" adli eserindeki teorisinde durumun gelecekte kotulesecegi iddiasinda bulunur.

malthus teorisinde insanlarin sahip olmak isteyecekleri cocuk sayisinin gelirleri ile dogrudan iliskili oldugunu iddia eder. yani aileler zenginlesirlerse kadinlar daha cok cocuk doguracaklardir. insanlar zenginlesmese bile, tarim alanlari kisitlidir. bu yuzden mevcut nufus artisiyla bile bu alanlar zamanla insanlari beslemeye yetmeyecektir. bu sebepten yeterince verimli olmadiklari icin daha onceden uzerinde tarim yapilmayan arazilerin de tarima acilmasi gerekecektir. ama buralardan elde edilecek verim dusuk olacagi icin, gun gelecek dunya uzerindeki nufusu besleyemeyecektir. netice kitliklar bas gosterecek; buyume duracak; nufus ve hayat standardi bir noktada sabitlenecektir. kisaca, malthus iktisadi buyumenin ve beraberinde gelen nufus artisinin bir sonu oldugunu soyluyor. bu sebepten de dogurganligin azalmasini savunuyor. (ancak, malthus inanclari geregi cinsel iliskiden uzak durmak disindaki dogum kontrol yontemlerine sicak bakmamistir. belki de iktisada kasvetli bilim (dismal science) denmesinin asil nedeni budur. )

19. yuzyilda batida sanayi devrimi hiz kazandi; ama malthus'un bu tezi dogrulanmadi. sanayi devrimi ile birlikte batida buyume artti, insanlarin hayat standartlari hissedilir derecede iyilesti. ama dogurganlik ve nufus artisi artmadi; tam tersine azaldi. nufus artisi ve dogurganligin tarihsel seyrini inceleyen arastirmalar, 19. yuzyil baslarindan bugune kadar batili toplumlarda refah artarken dogurganligin da donemsel dalgalanmalar haricinde azaldigini ortaya koyuyor. buna ek olarak cesitli donemlerde, o donemde dogan kadinlar uzerinde yapilan arastirmalar, ayni donemde cocuk doguran annelerden daha varlikli ailelere mensup olanlarin ortalamada daha az cocuga sahip oldugunu ortaya koyuyor. ozellikle 20. yuzyilda kadinlar is hayatina daha cok katilip hem kendi gelirlerini hem de ailenin gelirini arttirdikca, daha az cocuk sahibi olma egilimi de belirginlesiyor. ama suna dikkat cekmek gerekir ki bu egilim sadece kadinin calismasiyla ilgili degil. genel olarak yasam standardinin iyilesmesiyle ilgili. ozetle, malthus'un tezinin dayanagi olan dogurganligin zenginlikle birlikte artmasi olgusu sanayi devriminden sonra tersine donuyor. nufus artis orani azalinca, ustune amerika'nin orta-bati (midwest) bolgesi gibi yeni, genis ve verimli sahalari tarima acilinca ve tarimdaki verimlilik artinca malthus'un ongorusu gerceklesmiyor.

yani batida ondokuzuncu yuzyilda sanayi devrimiyle birlikte, toplumsal donusume paralel olarak, nufus ve dogurganlik konusunda da bir donusum yasaniyor. bu surecte aile icerisinde varliklarin akisi da yon degistiriyor. soyle ki, tarima bagli geleneksel ekonomide cocugun anne-babasina yasliliklarinda bakmak, sigorta vazifesi gorup aileye dar gununde destek cikmak, tarlada bogaz tokluguna calisip uretime katkida bulunmak gibi islevleri var. yani geleneksel ekonomilerde, cocuklarin anne-baba icin var oldugu soylenebilir. modern toplumlarda ise bu tersine donuyor. cocugun aile icin bir guvence olarak onemi devam etse de, bu guvenceyi saglayacak baska kurumlarin ortaya cikisi bu onemi azaltiyor. ayrica aile icerisinde kadinin konumu gucleniyor, etkin dogum kontrol yontemleri ortaya cikiyor, cocuklarin yetistirilmesi ve egitimi konusu onem kazaniyor. neticede, modern toplumlarda cocuk konusunda aileler, gary becker'in ifadesiyle, sayidan cok kaliteye onem veriyorlar. yani kendilerini mutlu edecek kadar cocuk yapip onlara ailenin imkani oraninda iyi bir egitim vermeye calisiyorlar.

simdiye kadar bati toplumlarinda nufus ve dogurganlik konusunda yasanan donusumden bahsettik. peki turkiye gibi bu donusumu halen yasamakta olan toplumlarda durum nedir? nufus ve dogurganlik uzerine yapilan belli basli iktisadi arastirmalar cogunlukla bu donusumu tamamlamis olan bati toplumlariyla, bu donusumu yasamamis toplumlar uzerinde yogunlasmis durumda. gunumuz avrupasi ve amerikasiyla ilgili nufus problemleri ile sahra-alti afrikasi gibi gelismemis bolgelerin sorunlari, gunumuzde iktisatcilarin daha cok ilgisini cekiyor. bu yuzden, en azindan benim gordugum kadariyla, bu konuda turkiye gibi donusum safhasinin basamaklarindaki ulkeler uzerine daha az iktisadi arastirma var. ozel olarak turkiye uzerine yapilmis bir "iktisadi" arastirmaya ise rastlamadim. ama bu konuda nufus bilimcilerin ve sosyologlarin yaptiklari arastirmalar, turkiye'de kadinin dogurganliginin egitim, kadinin calismasi ve es secebilme ozgurlugu arttikca azaldigini ortaya koyuyor. ancak kadina ve aileye yonelik kalkinma politikalarinin etkin olarak uygulanabilmesi icin bu konuda turkiye'de de ciddi iktisadi calismalarin yapilmasi gerekiyor.

haydi iktisatcilar, ne duruyoruz? baslangic icin, bkz:
becker, g and r. barro (1988): "a reformulation of the economic theory of fertility", QJE
ve bunun referans verdigi ve buna referans veren diger makaleler. bunlari nereden mi bulacagiz?
scholar.google.com
haydi is basina!

Hiç yorum yok: