ikinci refah teoremi olarak da bilinen bu teorem, ingilizce’de “second fundamental theorem of welfare economics” ya da kisaca “second welfare theorem” olarak anilmaktadir. hatirlayacagimiz uzere, birinci refah teoremi rekabetci piyasadaki denge dagiliminin pareto verimli oldugunu soyluyor, ama bu dagilimin hakkaniyetli olup olmadigi konusunda bir sey soylemiyordu. ikinci teorem, birincinin suskun kaldigi bu noktayi hedef almaktadir. ikinci refah teoremi, gerekli sartlar saglanirsa, pareto verimli bir dagilimin, devletin uygulayacagi goturu (lump-sum) vergi ve transferler yardimiyla, rekabetci piyasanin denge dagilimi olarak elde edilebilecegini soyler. bu da teorik olarak, piyasa ekonomisinde adil bir bolusumun mumkun oldugu anlamina gelir; ustelik verimsizlik de yaratilmadan.
birinci ve ikinci refah teoremlerinin gecerli oldugu durumlarda, serbest ya da degil, piyasa her derde devadir. burada "serbest ya da degil" sozunun altini cizmeliyim. zira refah teoremleri serbest piyasa ekonomisi kavraminin teorik destekcileri olarak gorulseler de, bu teoremlerin tutmasi icin piyasanin serbest olmasi gerekmez. aslina bakilirsa, ekonomideki pareto verimli dagilimlarin ve bunlari rekabetci denge olarak destekleyecek fiyatlarin hesaplanip bu dengenin elde edilmesini saglayacak goturu vergi ve transferlerin tum bireyler icin tek tek bulunup uygulanmasini gerektiren ikinci refah teoremi, serbest piyasadan cok planli bir ekonominin teorik destekcisi gibi duruyor. zira bir planlama teskilati her seyi bu kadar iyi hesaplayip uygulayabilseydi, o zaman serbest piyasayi savunmanin bir anlami kalmazdi. (daha once birinci refah teoremi hakkindaki yazimizin ek kisminda yazdiklarimizla, piyasa sosyalizmi ve hesaplama problemi hakkinda yazdiklarimiz ikinci refah teoremi icin de gecerlidir. )
ikinci refah teoremi, teorik acidan piyasa ekonomisinin adil bolusumle celismedigini gostermesi acidan onemli bir teoremdir; ama gercek dunyadaki uygulamasi sinirlidir. gercekte daha adil bir dagilima ulasmak icin cogunlukla verimlilikten feragat etmek gerekir.
peki ikinci refah teoremi ne zaman gecerlidir? ne zaman cuvallar? once teorik, sonra da pratik acidan degerlendirelim. rekabetci piyasa modeli icerisinde, ikinci refah teoremi, birincinin aksine, guclu teorik varsayimlar altinda gecerlidir. her seyden once ekonomideki bireylerin tuketim setleri (consumption set) ve tercihleri (preferences) ile firmalarin uretim setlerinin disbukey (convex) olmasi gerekir. bu yuzden, mesela yuksek sabit maliyetler sebebiyle firmalarin olcege bagli artan getiriyle uretim yaptigi bir ekonomide ikinci refah teoremi tutmaz. hatta boyle bir ekonomide denge var olmayabilir bile. (bu teknik sorunlar ve buyuk ekonomilerde bunlara bulunan teknik cozumler uzerinde daha fazla durmayacagim. genel dengenin varligi, ozellikleri ve refah teoremleriyle ilgiyle detayli teknik bilgi arayanlar zaten mas-colell'e bakarlar.)
ikinci refah teoreminin rekabetci piyasa modeli icerisinde guclu varsayimlara dayandigini soyledik. buna ek olarak, daha once birinci refah teoremi konusunda degindigimiz gibi, rekabetci piyasanin kendisi de guclu kurumsal varsayimlara dayanir. oncelikle rekabetci piyasada bireyler ve firmalar piyasada olusan fiyatlari etkileyemez, onlari aynen kabul edip iktisadi kararlarini verirler. eger ekonomide fiyatlari etkileyebilecek buyuklukte bir alici ya da satici varsa, piyasalar rekabetci degildir. bu durumda planlama teskilati arzu edilen pareto verimli dagilimi destekleyecek denge fiyatlarini dogru bicimde uygulayamayabilir.
refah teoremlerinin onundeki en buyuk sorun ise, gercek hayatta piyasalarin ve bilginin rekabetci piyasa modelinde varsayildigi gibi tam olmamasindan kaynaklanir; hatta bazen piyasa kurumsal olarak var olmayabilir bile. bu yuzden dissalliklar (externalities), kamu mallari, bilgi eksiklikleri (incomplete information), eksik piyasalar (incomplete markets) ve benzeri sebepler refah teoremlerinin sonuclarini gecersiz kilabilir. (bu sorunlarin refah teoremlerini nasil cokertebileceginin uzerinde su anda durmuyorum. piyasa basarisizliklari uzerine daha once de yazdik, bundan sonra da cok yazacagiz. planlama teskilati ve uygulama ile ilgili sorunlara bakalim biz.)
iki refah teoremi de yukarida saydigim sorunlardan olumsuz etkilenir. ancak bu sorunlar planlama teskilatinin gorevini etkin bicimde yerine getirmesini imkansiz hale getirebilecegi icin, ikinci refah teoreminin gercek dunyadaki gecerliligi daha zayiftir. peki neden? planlama teskilatinin isi ekonomideki pareto optimal dagilimlari, piyasada bunlari destekleyecek fiyatlari ve istenilen dengeyi uygulayacak goturu (lump-sum) vergi ve transferleri bulmak. bunun icinse ekonomideki tum bireylerin tercihlerini, sahip olduklari varliklari, firmalarin uretim bilgilerini ve diger tum ilgili verileri bilip islemesi gerekiyor. milyonlarca, hatta milyarlarca veriden bahsediyoruz. denge dagilimini ve onu destekleyecek fiyati bulmak icin en azindan bu bilgilerin istatistiki dagilimi kullanilabilir. ama her bireye uygulanacak goturu (lump-sum) vergi ve transferi belirleyebilmek icin devletin herkesin tercihlerini, sahip oldugu varliklari ve benzeri ozel bilgileri tam olarak bilmesi gerekir ki bu imkansizdir. boyle oldugu icin goturu (lump-sum) vergileme uygulanamaz. ya ne yapilir? insanlara dair gelir, finansal varliklar ve benzeri gozlemlenebilen bilgiler uzerinden vergileme yapilir. o zaman da insanlarin calisma istekleri degisir, paralar yastik altina gider, ekonomi kayit disina kayar; kisaca, insanlar vergiden kacabildikleri oranda kacarlar. bu da bireylerin piyasadaki optimal kararlarini bozdugu icin kacinilmaz olarak verimsizlik yaratir. bu vergilerin toplanmasi, vergi kacakciligi gibi sorunlar da cabasi tabii.
ozetle, gercek dunyada goturu (lump-sum) vergileme islemez. mevcut vergi sistemleriyle erisilebilecek pareto verimli sonuclar da sinirlidir. bu yuzden gercek dunyada vergi sistemleri verimsizlik yaratir; yani ikinci refah teoremi uygulamada islemez.
not 1: bu yazi mas-colell ve daha bir dizi kaynaktan zamaninda derledigim notlardan cikmistir. bir ders kitabinda bulunabilecek seyleri yazmayi, fazla teknik konulara girmeyi sevmiyorum. ancak piyasa ekonomisi uzerine yazilar yazarken, refah teoremlerine atifta bulunmamak imkansiz. o yuzden bu kadar temel bir konuda bir kosede referans olarak duracak bir yazi yazmadan edemedim. yine de fazla teknik konulardan olabildigince kacinmaya calistim.
not 2: yukaridaki elestiriler ve benzerleri, her turlu sosyal, siyasi ve iktisadi sistemdeki merkezi planlama faaliyetleri icin gecerlidir.
not 3: goturu vergilemenin uygulanamadigi durumlarda, tuketime, sermayeye ya da emege koyulan vergilerle verimsizlikleri en aza indirme isine (vergilendirme) ramsey yaklasimi deniyor. ama ramsey yaklasimi yukarida belirttigim turden bilgi sorunlarinlariyla bas etmeye yetmiyor. o zaman da devreye, daha once uzun uzun bahsini ettigimiz mirrlees yaklasimi giriyor.
4 yorum:
Keşke daha önce bulsaydım yazılarınızı.Gayet başarılılar.Emeğinize sağlık :)
Rekabetçi piyasanın oluşturduğu gelir dağılımını beğenmeyen devlet, gelir dağılımını değiştirip, serbest piyasa koşullarının işlemesine izin verdiğinde, yeni denge competitive equilibrium olacaktır.
2nd welfare theorem'i bu şekilde tanımlayabilir miyiz?
Yazınızın uzun zaman önce yazıldığının farkındayım ama kafa karışıklığımı giderirseniz çok iyi olur.
Teşekkürler.
oldukca yakin. devlet lumpsum vergi ve transfer imkanlarina sahipse, bunlari kullanip gelir dagilimini degistirebilir, serbest piyasa kosullarindaki dengenin arzu ettigi pareto optimal noktada olusmasini saglayebilir demek.
Latin hanimlar kapinizda kole olur umarim. Elinizi attığınız yerden galon galon petrol fiskirsin. Silgi kullandiktan sonra tirnaginizla vurup yere firlattiginiz silgi artiginiz olayim nasil makbule gecti yazilariniz anlatamam. Esenlikler ve basarilar diliyorum
Yorum Gönder